cash. Çayda domuz kanı iddiasını değerlendiren Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer; “Çaya domuz kanı eklendi haberleri, Türkiye’nin gıda fotoğrafının sadece küçük bir kesitidir” dedi. Dünyanın en çok çay tüketen ikinci toplumu olan Anadolu insanının çayına domuz kanı karıştırılmasının ihtimal dışı olmadığını belirten Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Başkanı Kemal Özer, yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi HABERLERDE HİÇBİR HATA YOKTU “Hafta başında çok sayıda ilimizde Jandarma’nın 6 ay süren takibi sonrasında piyasa değeri 20 milyon 20 trilyon lira olan, 1 milyon 473 bin kilogram çayın İran'dan, katırların sırtında kaçak yollarla Türkiye'ye sokulduğunun tespit edilerek operasyon yapıldığı, yapılan operasyonda; aralarında polis, jandarma, adliye görevlileri ve işadamlarının da olduğu 32 kişinin gözaltına alınarak mahkemeye sevk edildiği haberi AA, CİHAN, DHA, İHA haber ajansları ile birçok basın yayın organında yer almıştı. DOMUZ KANI SON OPERASYONA AİT DEĞİL “Jandarma Komutanlığı ekiplerince önceki operasyonlarda ele geçirilen ve Gümrük Müdürlüğü'nce, yediemin depolarında muhafaza edilen çayların Tarım Bakanlığı laboratuvarlarına gönderilen numunelerinde yapılan incelemelerde de domuz kanı ve sağlığa zararlı birçok katkı maddesi bulunduğu” bilgisi, müştereken tüm haberlerde yer almaktaydı. Türkiye’de faaliyet gösteren tüm ajanslarda benzer ifadelerle yer alan bu haberin tümünde, Tarım Bakanlığı laboratuvarlarında domuz kanı tespit edildiği bilgisi yer almaktaydı. Ajanslar bu habere bir basın açıklaması veya basın toplantısı yoluyla ulaşmamış, bilakis sanıkların adliyeye intikali sırasında haberdar olmuşlardı. Ayrıca muhabirler de haberi farklı kaynaklardan aldıklarını ifade etmekteler. Bu haberi ilginç kılan ve daha çok etki yapmasına neden olan “domuz kanı” bulunduğu bilgisi, -bir gün gecikmeli olarak- Tarım Bakanlığı ve Van Valiliği’nce yalanlandı. Ajansların haberleri dikkatle incelendiğinde, domuz kanının son operasyona ait olmadığı, özellikle de bu operasyon öncesi yapılan diğer operasyonlar kast edilerek, çaylarda domuz kanı dâhil çok sayıda sağlığa zararlı katkı maddesinin yer aldığı açıkça görülecektir. Buna rağmen, Bakanlık ve Valiliğin, önceki operasyonların inceleme sonuçlarını yok sayarak, analiz yapılmadı ki, domuz kanı tespit edilsin’ kabilinden bir açıklama yapması, hem operasyonu gölgelemiş, hem de toplumu yanlış bilgilendirmiştir. ÇAYKUR İTHAL ÇAYLAR ZEHİR DEPOSU Türkiye’nin en büyük çay tedarikçisi ve Tarım Bakanlığı’na bağlı bir Genel Müdürlük olan Çaykur’un Genel Müdürü yaptığı açıklamada “Yabancı menşeli çaylarda zararlı kimyasallara rastladık. Zirai mücadelede kullanılan ilaçlara ve ağır metallere rastladık. Menşei belli olmayan bu çaylar tüketici için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Dışarıdan gelen çayların içerisinde ne olduğunu bilmiyoruz” şeklinde gerçeği bir başka dille ifade etmektedir. TARIM BAKANLIĞI BUNU HEP YAPIYOR Ne yazık ki bütün bu gerçekler, Tarım Bakanlığı ve Van Valiliği’nin basın açıklamasıyla gölgelenmekle kalmamış, hem topluma yanlış bilgi verilmiş, hem dürüst üreticilere hem de basın mensuplarına büyük bir haksızlık yapılmıştır. Tüm çıplaklığıyla ortada olan olayla ilgili, kamuoyu şu soruların cevaplarını beklemektedir. İŞTE CEVAP BEKLEYEN SORULAR 1- Haber metinlerindeki önceki operasyonlarda ele geçirilen çayların, Tarım Bakanlığı laboratuvarlarına gönderilen numunelerinde yapılan incelemelerde de domuz kanı ve sağlığa zararlı birçok katkı maddesi bulunduğu’ ifadesinin son operasyona ait olmadığı halde, Tarım Bakanlığı neden yalanlama ihtiyacı hissetmiştir? 2- Şayet bu bilgi doğru değilse, bu kadar ajans bu bilgiye nasıl ulaşmıştır ve habercilere bu bilgileri kim veya kimler vermiştir? Bu bilgiler yanlışsa, bilgi kaynakları hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? 3- Bu durumda, önceki operasyonlarda ele geçirilen çayların analiz sonuçları dava dosyasında var mıdır? 4- Çaykur genel müdürünün haberleri doğrulayan açıklamasına rağmen, Bakanlık, kamuoyunu yeniden ve doğru olarak bilgilendirecek midir? 5- Son operasyonda dâhil olmak üzere tüm gelişmeler kamuoyuna açıklanarak şeffaflık sağlanacak mıdır? Yoksa bir yalanlama açıklaması ile konunun üzeri kapatılacak mıdır? 6- Gıda maddelerini yasal olmayan yollarla ülkeye sokanlar ve sağlıksız ürünleri tüketime arz ederek toplum sağlığını hiçe sayan şahıs, kurum ve şirketler ifşa edilecek midir? 7- Hem tüm bu risklere, hem de dünyanın en önemli çay üreticilerinden biri olmamıza rağmen, hâlâ çay ithalatına izin verilmeye devam edilecek midir? GERÇEK HALKTAN SÜREKLİ SAKLANIYOR Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak bu son olay vesilesiyle, Türkiye’de hâlen yaşanmaya devam edilen ve önlenmesi için hiçbir somut adım atılmayan gıda terörü’ ile ilgili bazı bilgileri kamuoyu ile paylaşmakta yarar görmekteyiz. Ne yazık ki, ülkemizde gıda terörü ile ilgili medyaya yansıyan olay sayısı son derece azdır. Oysa ülkemiz gıda terörünün en yoğun görüldüğü ülkelerden biridir. Medyaya yansıyan olaylarla ilgili olarak Bakanlık bilgileri gizleyip, olay takibinin yapılmasını engellemektedir. Bu da birçok gıda sorununun sumen altı edilmesine, dolayısıyla da insanların sağlık sorunları yaşayarak maddi ve manevi zarar görmesine neden olmaktadır. DOMUZ KANI SİGARA FİLTRELERİNDE DE BULUNMUŞTU Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz yıl, sigara filtrelerine domuz kanı ilave edildiği bazı üniversiteler tarafından tespit edilmiş, hatta bir üreticinin itiraf etmesine rağmen, konunun üstü Sağlık Bakanlığı tarafından kapatılmıştı. HALK SAĞLIĞINI ASIL TEHDİT EDEN BAKANLIK Bu tür tespitleri kamuoyu ile paylaşarak, üreticiler nezdinde caydırıcı olması gereken Tarım Bakanlığı, tüm gıda sorunlarının üstüne sünger çekerek, halk sağlığını tehdit eden en büyük güç olma vasfını koruyor. Herhangi bir gıda ve sağlık sorunu polis operasyonuna konu olmadığı, yargıya intikal etmediği veya basın tarafından haber yapılmadığı sürece, Türkiye, insanlığı tehdit eden bu tehlikeyi hiçbir zaman öğrenememektedir. Mezkûr gelişmede olduğu gibi çoğu hâdisede de yapılan açıklamalarla olaylar kapatılmak istenmektedir. GIDA TERÖRİSTLERİNİN DEŞİFRE EDİLMESİNDE KAMU YARARI YOKMUŞ Yine bu vesileyle, Gıda Hareketi olarak geçtiğimiz ay Tarım Bakanlığı’na yaptığımız, mevzuata aykırı gıda üreten firmaların kimler olduğu’ yönündeki sorumuza verilen üzücü ve kaygı verici cevabı paylaşarak, Tarım Bakanlığı’nın bozuk ve sağlıksız gıda üreten firmalara yönelik korumacılığına dikkatleri çekmekte yarar görüyoruz. “Olumsuzluk tespit edilen ürünler belirli bir firma tarafından üretilmiş ürünler olmayıp, gıda üretim tüketim sürecinde ürün bazında tespit edilen olumsuzluktan da sadece bir firma sorumlu değildir. Ayrıca denetimler sonucunda tespit edilen bu ürünler, toplatılmış olduğundan ve satın alınması yasal olarak mümkün olmadığından, ürün ve üreticilerinin adlarının tüketiciye duyurulmasında halk sağlığının korunması bakımından pratik bir yarar bulunmamaktadır. Talep ettiğiniz firma ve marka isimlerinin, tarafınıza verilmesi veya kamuoyuna açıklanması uygun görülmemektedir” 31 Mayıs 2011 / Tarım Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğü TARIM BÜROKRASİSİ DE YARGILANMALI Nasıl ki kazalarda Karayolları Genel Müdürlüğü de kusuru oranında yargılanıyorsa, sağlıksız gıda üreten, rüşvet alıp/verenlerle birlikte, denetim görevini yeterince yapmayan Bakan ve bürokratları da yargılanmalıdır. Çünkü anayasanın ve yasaların yüklediği denetim yükümlülüğünün gereği gibi yapılmaması ve denetim sonuçlarının kamuoyundan gizlenmesi suçtur. Bu suçlar cezalandırılmazsa, kontrol edilemez hâle gelir ve bugünkü sonuçlar ortaya çıkar. Unutulmamalıdır ki, sağlıksız gıda, temel insan haklarının ihlâlidir. Bu gelişmelerin toplum ve medyanın duyarlılığını artırmasını diliyoruz.” Bu yazı alınmıştır.
Çıtak mahallesinde unlu mamül üreten iki fırında temizlik ve hijyen yok. Fırınların girişinde kapıya bile elinizi sürmeye çekiniyorsunuz. Hiç denetim yok. Cuma günleri kurulan pazar yerinde yıkanmadan tüketilen ve ambalajsız, markasız gıdalar yerde serili olarak satılmaktadır. Okunma 757 TAKİBE AL DESTEKLE - 0 YORUM YAP - 1 ŞİKAYET İLE İLGİLİ GÖRÜŞMELER Henüz bu şikayet ile ilgili firma-müşteri görüşmesi gerçekleşmemiş. BENZER ŞİKAYETLER Çatalca Belediyesi Yalıköy'de Sivrisinek Saldırısı Rezaleti 7 Temmuz 2020 Ahmet U. Kaş Belediyesi Turistik Tesise Su Ulaştırılamıyor 8 Haziran 2018 Mustafa Fuat H. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Halk Otobüsü Şoföründen Şikayetçiyim 30 Mayıs 2018 Kader B. Kahta Belediyesi Yargıtayın Onadığı Tazminatımı Ödemiyor 9 Mayıs 2018 Serdar K. Manisa Büyükşehir Belediyesi Maski Kesilen Suyumuzu Açmıyor 5 Nisan 2018 Yeliz S. Eyüpsultan Belediyesi Kaçak Pencere Sorunları Yaşanıyor 18 Mart 2018 Önen A. ŞİKAYET İLE İLGİLİ YORUMLAR 1 Yorumunuz Lütfen yorumunuzu dilbilgisi kurallarına uygun olarak yazınız. karakter hakkınız kaldı Yeni yorum geldiğinde beni haberdar et Şirket yetkilileri benimle iletişeme geçsin Mehmet Ali A. 16 Mayıs 2017 Şikayete konu sağlık sorunu ile ilgili; Çivril merkezde denetim yapıldığı halde mahalleler kaderine terkedilmiş durumda. Dr. bir belediye başkanının bulunduğu ilçede insan sağlığının bu derece ihmal edildiği görülmemiştir. Hayvancılığı desteklemek adına her evin bitişiğine hayvan besihanesi yapımına müsade edilmekte, aileler hayvan foseptiği ile içiçe yaşamaktadır. Bu konuda hiç bir denetim ve kontrol yoktur. Cevap yaz 0 0
Tüketici Dernekleri Federasyonu TÜDEF Gıda Komisyonu Başkanı Sinan Vargı, gıdada hile yapan firmaların 9 aydır açıklanmadığını belirtti, "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı, tüketiciyi bilgilendirmeye çağırıyoruz. Çarşıda, pazarda üreticisi belli olmayan bal, tereyağı, şekerleme halen satılıyor. Gıda'da hile yapanlar bakanlığın açıklamama kararını fırsat bildiler. Gıdada hile ve tahşiş yapanlara verilen sadece para cezası caydırıcı değil, kişi ve firmayı kamuoyuna açıklamak en büyük caydırıcı unsurdur" dedi."GIDADA HİLE YAPANLAR FIRSAT BİLDİLER"Bakanlığın Ağustos ayı başına kadar gıda üretimi yapan 36, gıda satışı yapan 7 firmayı savcılığa verdiğini hatırlatan TÜDEF Başkanı Sinan Vargı, ancak bakanlığın dokuz aydır hileli gıdalar konusunda tüketiciyi bilgilendirmekten vazgeçtiğini öne sürdü. Vargı, "Hileli gıda üreten firmaların açıklanmaması hem tüketiciye, hem de dürüst üreticiye yapılan en büyük haksızlıktır. Çarşı'da, pazarda üreticisi belli olmayan bal, tereyağı, şekerleme halen satılıyor. Gıda'da hile yapanlar bakanlığın açıklamama kararını fırsat bildiler" Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yasa gereği 2012 yılından beri her üç ayda bir gıdada hile, tağşiş yaparak tüketiciyi aldatan firmaların isimlerini yayınlayıp halkı bilgilendirdiğini anımsatan TÜDEF Başkanı Sinan Vargı yapığı açıklamada, "Ancak, 2017 yılı başından itibaren dokuz aydır, yapılan denetimlere rağmen tüketiciyi aldatan firmaların isim ve markalarının kamuoyu ile paylaşılmasından vazgeçildiğini sanıyoruz. Dokuz aydır bu konuda bir açıklama yapılmaması da bu kuşkularımızı doğruluyor" dedi. Vargı sözlerine şöyle devam etti "Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu ve bu kanun kapsamında yayımlanan, 'Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine Dair Yönetmelik' gereğince; laboratuvar sonucuyla taklit veya tağşiş yapıldığı kesinleşen gıdaları üreten, ithal eden; kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürecek şekilde bozulmuş, değiştirilmiş gıdaları üreten ve/veya satan firmanın adı, ürün adı, markası, parti ve/veya seri numarasını içeren bilgileri 2012 yılından beri kamuoyunun bilgisine sunmaktaydı. Bakanlığın kendi web sitesinden yaptığı açıklamalarda ise, ülkemizde gıda güvenilirliğinin sağlanması, gıdalarda taklit ve tağşişin önlenmesi, sağlığın ve tüketici menfaatlerinin korunması ile sektörde haksız rekabetin engellenmesi ve firmaların 'güvenilir gıda üretimi' ne teşvik edilmesinin amaçlandığı ifade edilerek, bu kontrollerin sonuçlarının kamuoyu ile paylaşıldığını duyurmaktaydı. Ancak 2017 başından itibaren bilemediğimiz bir nedenden ötürü tüketiciye ve kamuoyuna hileli gıda üreten firmalar ve markalar hakkında hiçbir bilgi aktarılmadı."2012 yılından sonra her üç ayda bir kamuoyu ile paylaşılan bilgiler sayesinde savcılığa suç duyurusunda bulunulan firma sayısının yıllar itibariyle giderek düştüğünü belirten TÜDEF Başkanı Vargı, firmaların gıda üretiminde daha dikkatli üretime yöneldiklerini, merdiven altı, kaçak, sağlıksız gıda üreten firmaların azalmaya başladığını vurguladı. Vargı, "Eylül 2016'da 229 firma ve 355 hileli ve tağşişli ürün bilgisi kamuoyuna açıklanmış, en son, 19 Aralık 2016 tarihinde 96 firma ve 150 tağşişli ürün bilgisi paylaşılmıştı. Başta biz tüketiciler olmak üzere, hilesiz gıda üreten dürüst işletmeler de bu açıklamaların büyük faydasını görmüştü. Şimdi, uzun bir süredir hileli gıda üreten firmaların ve markaların kamuoyu ile paylaşılmasından vazgeçildiğini görüyoruz. Bunun nedenlerini hakkında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan bir açıklama bekliyoruz. Bu açıklamaların durdurulması, tüketicinin sağlık ve güvenliğine, halk sağlığına yapılan en büyük haksızlıktır. Ülkemizde güvenli gıda üretimi yerleştirilmek ve haksız rekabet engellenmek isteniyorsa, gıdada hile ve tağşiş yapan firmalar mümkün olan en kısa periyotlarda açıklanmalıdır" dedi."SADECE PARA CEZASI CAYDIRICI DEĞİL"Yeni gıda yasası hazırlıkları içinde gıda da hile ve tağşiş yapanlara verilen para cezalarının arttırılacağını öğrendiklerini ifade eden Vargı, "Yalnızca para cezalarının arttırılması caydırıcı değil, kişi ve firmayı kamuoyuna açıklamak en büyük caydırıcı unsurdur. Gıdada hile yapan firmalar, bu hileli ve tağşişli gıdanın satışından büyük bir kar elde ediyorlar. Elde ettikleri bu karın yüzde 5'ini, 10'unu ceza olarak verir, hileli gıda üretmeye devam ederler diye korkuyoruz. Bu yüzden Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nı gıdada tağşiş ve hile yapan kuruluşları kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz" YAZICI/ANKARA,Demirören Haber Ajansı / Güncel Politika Güncel Haberler
sağlıksız gıda üreten firma isimleri