19/04/2022 tarih ve 31814 sayılı Resmi Gazete’de Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de (Tebliğ No: 2008-32/34) değişiklik yapılmasına ilişkin Tebliğ (No: 2022-32/66) yayımlanmıştır. Tebliğin “Döviz Cinsinden ve Dövize Endeksli Sözleşmeler” başlıklı 8’inci maddesinin
Örnek: 1000 $ kredi alındığını ve kredinin alındığı tarihte döviz kurunun 1,60 TL. olduğunu varsayalım. 102 BANKALAR 1.600 300.05 HALK BANKASI
Kaynak: Bartın Valiliği- Defterdarlık. Protesto senet iadesi muhasebe kaydı Gelire endeksli senetler ilk defa hangi yılda uygulanmaya başlanmıştır Gelire endeksli senetler ilk defa hangi yılda uygulanmaya başlanmıştırBunlar vadesinde ödenmediklerinde protesto edilirler. Bunların yazı ile istenmesi söz konusu değildir.
2207.2011 tarihinde bir bankada 500.000 TL limitli bir açık kredi hesabı açtırılıyor ve açık kredi hesabından 30.000 TL çekiliyor. 08.09.2011 tarihinde iki ay önce çekilen 100.000 TL kredi, 8.000 TL faizi ile birlikte peşin ödeniyor. 25.09.2011 tarihinde açık kredi hesabına banka hesabından 20.000 TL aktarılıyor.
Önerimiz dövize endeksli yapılan satışlarda, KDV’nin dövize endeksli bedele dahil edilmemesi, ayrıca YTL olarak takibi ve tahsilidir. Buna bağlı olarak ise, bir takım vergisel düzenlemeler yapılırken, olayın muhasebe kısmı ihmal edilmemelidir.
cash. Bu makale yazısında işletmelerin ellerinde bulundurdukları dövizi değerlemek amacıyla bankalara vadeli olarak yatırıp belli bir vade sonunda dövizin çekilmesi durumunda yapılması gereken döviz kuru değerleme işlemleri, faiz gelirinin hesaplanması işlemleri ve bu işlemlerin muhasebe kayıtlarının nasıl yapılacağını örnek bir uygulama üzerinde adım adım açıklamalı olarak anlatarak konunun kolaylıkla anlaşılmasını sağlayacağım. Örnek Uygulama Ada Ticaret İşletmesi 01/12/2018 Tarihinde kasasında bulunan 50,000 Doları değerlendirmek amacıyla 4 ay vadeli yıllık getirisi % 12’ den Z bankasına yatırıyor. Vade sonunda parasını çekiyor. Döviz kurları Vade .başında 5 TL Dönem sonunda 6 TL Vade sıbybda 7, TL Çözüm 1- Paranın bankaya yatırılması - 01/12/2018 - 102 BANKALAR 250,000 100 KASA 250,000 50,000 Dolarx 5 TL Vadeli hesap Açılması - / - 31 Aralık 2018 yevmiye kayıtları 2-Döviz Değerleme işleminin yapılması Vade başında 1 Dolar 5 TL iken yıl sonunda dolar 6 TL olduğunda 1 TL kur artışı meydana gelmiştir. Buna göre 6 – 5 = 1 x 50,000 = 50,000 TL bankaya yatırılan paranın değeri 50,000 TL artmıştır. Yani artık bankadaki dövizn değeri 250,000 TL den 50,000 TL de değeri artışından 300,000 TL olmuştur. Bu duruma göre muhasebe kaydı aşağıdaki gibi düzenlenecektir. -31/12/2018- 102 BANKALAR 50,000 646 KAMBİYO GELRİLERİ 50,000 Döviz Kuru Değerlemesi - / - 3- 2018 Aralık Ayı Faiz Gelirinin Hesaplanması 31/12/2018 tarihinde döviz kuru değerlemesi yaptıktan sonra artık 2018 yılı Aralık ayı için 1 aylık faiz gelirini hesaplayıp muhasebe tahakkuk kaydını yapmamız gerekecektir. 50,000 x 30 x 12 / 36500 = 493,15 Dolar Aralık 2018 faizi Yıl sonunda 1 dolar = 6 TL Olduğuna göre 493,15 Dolar x 6 TL = 2,958,90 TL 1 aylık faiz geliridir. Muhasebe kaydı aşağıdaki gibi düzenlenecektir. - /- 181 GELİR TAHK 2,958,90 642 FAİZ GELİRLERİ 2,958,90 Aralık 2018 Yılına ait faiz gelirinin hesaplanması - / - 2018 yılı Aralık ayı sonunda yukarıda yapılan muhasebe kayıtları doğrultusunda 642 Faiz Gelirleri ile 646 Kambiyo Gelirleri hesabı 690 Dönem Kar Zararı hesabına aşağıdaki gibi aktarılarak kapanacaktır. 4- Faiz gelirleri hesabının kapatılması -31/12/2018- 642 FAİZ GELİRLERİ 2,958,90 690 DÖNEM KAR ZARARI 2,958,90 Faiz gelirlerinin kar zarar hesabına devri - /- 5- Kambiyo gelirleri hesabının kapatılması - 31/12/2018- 646 KAMBİYO GELİRLERİ 50,000 690 DÖNEM KAR ZARARI 50,000 Kambiyo gelirlerinin kar zarar hesabına devri - /- Yukarıda yapılan işlem ve muhasebe kayıtları sonucunda 102 Bankalar hesabında 50,000 Dolarımız var değeri 300,000 TL 181 Gelir Tahakkukları hesabında geçici olarak tahakkuk eden 2,958,90 TL faiz geliri vardır. Şimdi bu bilgiler doğrultusunda 2019 yılında yapılacak faiz hesaplama işlemleri ve muhasebe kayıtlarını düzenleyelim. 2019 YILI MUHASEBE İŞLEMLERİ 1- Döviz değerleme işleminin yapılması Öncelikle vade Mart 2019 yılında dolacak ve biz vade sonunda önce döviz değerlemesi yaparak işe başlayacağız. 2018 yılı dönem sonunda dolar 6 TL vade sonunda ise dolar 7,50 TL’ye çıkmış olup 1,50 TL kur artışı meydana gelmiştir. Bu duruma göre 50,000 x 1,50 = 75,000 TL Bankadaki dövizin değeri artmıştır. Bunu muhasebe açısından 102 Bankalar hesabının borcuna karşılık 646 Kambiyo Gelirleri hesabının alacak bölümüne yazarak yevmiye kaydını oluşturacağız. - 30/03/2018- 102 BANKALAR 75,000 646 KAMBİYO GELİRLERİ 75,000 Döviz kur değerlemesi yapılması - /- Bankadaki dövizin değeri 2018 yılı sonunda 300,000 TL iken vade sonunda 75,000 TL arış ile değeri 375,000 TL olmuştur. Bu işlemden sonra artık vade sonunda faizi hesaplayıp gerekli vergiyi düştükten sonra ana paramızı ve faiz tutarını bankadan çekeceğiz ve aşağıdaki gibi işlem yapacağız. 2- Vade sonunda hesabın kapatılması - 30/03/2019- 100 KASA 386,946,57 193 PEŞ ÖD VER VE FON 2,108,21 102 BANKALAR 375,000 181 GELİR TAH 2,958,90 642 FAİZ GELİRLERİ 11,095,88 - /- Şimdi yukarıda yer alan yevmiye kaydını adım adım açıklayalım 1- 642 Faiz gelirleri hesabına 3 aylık faiz hesaplanıp yazılacaktır. 50,000 x 90 x 12 /36500 =11,095,88 2- 181 Gelir Tahakkukları hesabında önceki dönemin Aralık ayına ait faiz hesaplanmış ve vade sonunda çekileceği için bu hesapta yer alan 2,958/,90 TL bu hesabın alacağına yazılarak bu hesap kapatılacaktır. 3- 102 Bankalar hesabına yatıralan döviz bedeli çekileceği için 50,000 dolar vade sonunda doların değeri 7,50 TL olup bu durumda 50,000 x 7,50 = 375 ,000 TL alacak bölümüne yazılarak bankalar hesabı kapatılacaktır. 4- 193 Peşin ödenen vergi ve fonlar hesabına önceki dönemden tahakkuk 1 aylık faiz geliri ile bu dönemde hesaplanan 3 aylık faiz tutarı toplanıp bulunan değer üzerinden % 15 kesinti hesaplanıp bulunan değer bu hesabın borç bölümüne yazılacaktır. 2,958,90 + 11,095,88 = 14,054,78 14,054,78 x % 15 = 2,108,21 Vergi kesintisi 14,054,78 – 2,108,21 = 11,946,57 Net faiz 5- 100 Kasa hesabının borcuna dönem sonunda bankadaki dövizin toplam değeri ile elde edilen faiz geliri toplanıp bu tutardan kesilecek vergi düşürüldükten sonra kalan tutar yazılacaktır. 375,000 + 14,054,78 – 2,108,21 =386,946,57 3- 2018 Yılı dönem sonu kapanış kayıtları 2018 yılında dönem sonunda 642 faiz gelirleri ve 646 kambiyo gelirleri hesapları 690 dönem kar zararı hesabına aktarılarak aşağıdaki gibi muhasebeleştirilerek kapatılır. Faiz gelirleri hesabının kapatılması -31/12/2019- 642 FAİZ GELİRLERİ 11,095,88 690 DÖNEM KAR ZARARI 11,095,88 Faiz gelirlerinin kar zarar hesabına devri - /- Kambiyo gelirleri hesabının kapatılması - 31/12/2019- 646 KAMBİYO GELİRLERİ 75,000 690 DÖNEM KAR ZARARI 75,000 Kambiyo gelirlerinin kar zarar hesabına devri - /- MEHMET ERAY Muhasebe ve Denetim Uzman
Ödenmiş sermaye muhasebe hesabı başlığı altında farklı muhasebe kayıtlarını inceledik. 500 Sermaye Hesabının Tanımı İşletmeye tahsis edilen veya işletmelerin ana sözleşmesinde yer alan, işletmenin ticaret siciline tescil ettirdiği sermaye tutarı bu hesaptadır. 500 Sermaye Hesabının İşleyişi İşletme, taahhüt ettiği sermayeyi bu hesaba borç, ödenmiş sermayeyi ise alacak olarak kaydedebilir. 501 Ödenmemiş Sermaye Hesabının Tanımı İşletmeye tahsis edilen veya ortaklarca yüklenilen sermayenin henüz ödenmemiş kısmıdır. 501 Ödenmemiş Sermaye Hesabının İşleyişi İşletme, taahhüt ettiği sermaye tutarını 500 Sermaye Hesabı bu hesaba borç, ödenen tutarları alacak olarak kaydedebilir. Aşağıdaki ABONE OL BUTONUNA TIKLAYIP YouTube Kanalımıza Abone olabilirsiniz ve sitemizdeki içerikleri izleyebilirsiniz. Örnek A kişisi TL ve B kişisi TL sermaye taahhüdünde bulunarak bir şirket kurmuşlardır ve sermaye taahhüdünü yerine getirmişlerdir. Muhasebe kaydı nasıldır? ________________________________________________________ 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi 500 Sermaye A Kişisi B Kişisi Sermaye Taahhüdü ________________________________________________________ ________________________________________________________ 102 Bankalar 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi Taahhüt Edilen Sermayenin Ödenmesi ________________________________________________________ Sermayenin ayni olarak taahhüt edilmesinin muhasebe kaydı; ________________________________________________________ 252 Binalar 253 Tesis Makine Ve Cihazlar 500 Sermaye Sermayenin Ayni Olarak Ödenmesi ________________________________________________________ Bu konuyla ilgili makalelere bağlantılara tıklayarak ulaşabilirsiniz. Dergi Park Makale Mali Çözüm Dergisi Geçmiş yıl karlarının sermayeye ilavesinin muhasebe kaydı; ________________________________________________________ 570 Geçmiş Yıl Karları 500 Sermaye Geçmiş Yıl Karlarının Sermaye Eklenmesi ________________________________________________________ İşletme, genel kurul toplantısında aldığı kararla geçmiş yıl karlarını sermayeye ekleyebilir. İlgili evrak ektedir. Dağıtılmayan Geçmiş Yıl Karları Dilekçe Diğer dilekçeler için bu bağlantıya tıklayabilirisiniz. Maddi duran varlık yeniden değerleme artış fonlarının sermayeye ilavesi; ________________________________________________________ 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi 500 Sermaye A Kişisi B Kişisi Sermaye Taahhüdü ________________________________________________________ ________________________________________________________ 522 Maddi Duran Varlık Yeniden Değerleme Artışları 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi MDV Yeniden Değerleme Artışlarının Sermayeye Eklenmesi ________________________________________________________ Maliyet artış fonunun sermayeye ilavesi; ________________________________________________________ 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi 500 Sermaye A Kişisi B Kişisi Sermaye Taahhüdü ________________________________________________________ ________________________________________________________ 524 Maliyet Bedeli Artış Fonu 501 Ödenmemiş Sermaye A Kişisi B Kişisi Maliyet Bedeli Artışının Sermayeye Eklenmesi ________________________________________________________ Not İçeriği herhangi bir platformda kullandığınızda Mali Rehberim Cengizhan Topçu ismini kaynak göstermenizi rica ederiz.
Bir kollektif şirketin döviz alım satımından kaynaklanan kambiyo karları hesabında gösterilip gelir vergisine tabi tutulmalı mıdır? Döviz ile ödeme alan bir şirket dövizi TL’ye çevirdiğinde bu fark gelir vergisinde gösterilir mi? Bilançoda bulunan yabancı para değerli mevcutlar Kasa/Banka alacaklar ve borçlar için Kur değerlemesi yapılması zorunludur. Yapılan değerleme sonucu oluşan farklar 646 ve 656 hesaplarda takip edilir. Dövize endeksli satışlarda KDV ve KVK uygulaması GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü Sayı 64597866-130[24-2015]- Konu Dövize endeksli satışlarda KDV ve KVK uygulaması İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerini fatura tarihinden itibaren iki yıl vadeli olarak dövizli USD fiyat üzerinden müşterilerinize sattığınız, vade ve vade farkı oranının satış anında belli olduğu, iki yıl vade için % 10,25 oranında vade farkı uygulanması konusunda müşteri ile mutabakata vardığınız, yapılan bahse konu satış işleminin şirketiniz tarafından ithalat tarihinde 2 yıl vadeli 3 ayda bir değişken faiz ödemeli döviz kredisiyle finanse edildiği belirtilerek, vade farkı faturalarının malın teslim tarihi yerine aylık veya üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden kesilip kesilmeyeceği ve dönemsellik ilkesi gereği izleyen dönemlerde beyan edilip edilmeyeceği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 1- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının 1 numaralı bendinde; ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı hükmüne yer verilmiştir. Ticari kazancın tespitinde geçerli olan iki temel ilke “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar veya mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin eksiksiz tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Ticari kazancın elde edilmesi tahakkuk esasına bağlanmış bulunduğundan, bir gelir unsurunun özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir. Dönemsellik ilkesi ise bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanması gerekmektedir. Buna göre, şirketinizce yurt dışından ithal edilen uydu alıcı sistemlerinin dövize endeksli vadeli satışında vade farklarının satış faturasına dahil edilmesi ve o dönemin hasılatı olarak dikkate alınması gerekmektedir. Diğer taraftan, söz konusu satışların finansmanı amacıyla iki yıl vadeli üç ayda bir değişken faiz ödemeli kredilere ilişkin faiz tutarlarının, faizin tahakkuk ettiği dönemlerde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması gerekmektedir. 2- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN 213 sayılı Vergi Usul Kanununun; 229 uncu maddesinde, “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” 280 inci maddesinde, “Yabancı paralar borsa rayici ile değerlenir. Borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınır. Yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunur. Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir.” 281 inci maddesinde “Alacaklar mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar değerleme gününe kadar hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır. Vadesi gelmemiş olan senede bağlı alacaklar değerleme gününün kıymetine irca olunabilir. Bu takdirde, senette faiz nispeti açıklanmış ise bu nispet, açıklanmamışsa Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi iskonto haddi uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir. Ayrıca 404 Sıra Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde; ” 130 Sıra Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 217 Seri Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtildiği üzere değerleme günü itibariyle Bakanlığımızca kur ilan edilmediği durumlarda Merkez Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun bulunmaması halinde döviz alış kurunun, döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanacağı tabiidir.” açıklamasına yer verilmiştir. Bu itibarla, satışı yapılan uydu alıcı sistemlerine ilişkin olarak müşteriler adına vade farkı dahil toplam satış tutarı üzerinden fatura düzenlenmesi, düzenlenecek faturaların Türk parası karşılığının hesaplanmasına esas teşkil etmek üzere fatura düzenleme tarihindeki Merkez Bankası döviz alış kurunun dikkate alınması gerekmektedir. Diğer taraftan söz konusu satışlar senede bağlanmış alacak niteliğinde ise söz konusu alacak senetleri yukarıda açıklandığı şekilde değerleme gününün kıymetine irca olunabilecektir. Söz konusu değerleme işleminde ise Bakanlığımızca tespit ve ilan edilen kurların kullanılması gerektiği tabiidir. 3- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN 3065 sayılı Katma Değer Vergisi KDV Kanununun; -10/a maddesinde mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması ile; 10/b maddesinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vergiyi doğuran olayın meydana geldiği, -20/1 inci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, -24/c maddesinde vade farkı, fiyat farkı, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerlerin matraha dahil olduğu, -26 ncı maddesinde ise, bedelin döviz ile hesaplanması halinde, dövizin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk parasına çevrileceği, hükme bağlanmıştır. tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin III/A-Matrah başlıklı bölümünde; “ … Farkları 3065 sayılı Kanunun 24/c maddesine göre, teslim ve hizmet işlemlerine ait faturada ayrıca gösterilen vade farkları matraha dahil edilir ve işlemin tabi olduğu KDV oranı üzerinden vergilendirilir. Öte yandan, vadeli işlemlerde bedelin zamanında ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan yeni vade farkları da vadeli satışa konu teslim ve hizmete ilişkin matrahın bir unsuru olduğundan, bu vade farklarının ayrıca fatura edilmesi ve vadeli satışa konu teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemlerin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak, vade farkı faturasının düzenlendiği döneme ilişkin beyannamede beyan edilmesi gerekmektedir. Farkları Bedelin döviz cinsinden veya dövize endekslenerek ifade edildiği işlemlerde, bedelin kısmen veya tamamen vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihten sonra ödenmesi halinde, satıcı lehine ortaya çıkan kur farkı esas itibarıyla vade farkı mahiyetinde olduğundan, matrahın bir unsuru olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında ortaya çıkan lehte kur farkı için satıcı tarafından fatura düzenlenmek ve faturada gösterilen kur farkına, teslim veya hizmetin yapıldığı tarihte bu işlemler için geçerli olan oran uygulanmak suretiyle KDV hesaplanır. Bedelin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluşması halinde, kur farkı tutarı üzerinden alıcı tarafından satıcıya bir fatura düzenlenerek, teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki oran üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Yıl sonlarında ve geçici vergi dönemlerinde, Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan değerlemeler sonucu oluşan kur farkları üzerinden KDV hesaplanmaz.” denilmektedir. Buna göre, katma değer vergisi açısından bir malın vadeli veya peşin satılması katma değer vergisi açısından sonucu etkilememektedir. Mal veya hizmet faturasının kesilmesi esnasında, müşteriye tanınan vade ve buna bağlı olarak ortaya çıkan vade farkının belli olduğu hallerde bu farkın bedele dahil edilmesi bilinen vade farklarına ait katma değer vergisi asıl işleme ait katma değer vergisi ile birlikte doğmaktadır. Bu nedenle dövize endeksli vadeli satışlarınızda, satış anında belli olan vade farklarının satış bedeline ve satış faturasına dahil edilmesi gerekmekte olup, vade farklarına malın satış tarihi yerine aylık ya da üçer aylık dönemlerde tahakkuk eden tutar üzerinden fatura düzenlenmesi mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca, bedeli döviz cinsinden belirlenen vadeli satış işlemleriniz nedeniyle ortaya çıkan kur farklarına yukarıda anılan tebliğ açıklamaları çerçevesinde işlem yapılacağı ise tabiidir. Bilgi edinilmesini rica ederim. … Kaynak İSMMMO Yasal Uyarı Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.
UYARLAMA - DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ 17 Nisan 2013 Çarşamba 0951 Daire13 Tarih2013 Esas No2012/8250 Karar No2013/2623 KaynakKİŞİSEL ARŞİV İlgili MaddelerTBK 138 İlgili KavramlarUYARLAMA - DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ YARGITAY 13. Hukuk Dairesi ESAS NO 2012/8250 KARAR NO 2013/2623 Y A R G I T A Y İ L A M I MAHKEMESİ İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi TARİHİ 29/11/2011 NUMARASI 2011/840-2011/995 DAVACI vekili avukat DAVALI F. M. Bank AŞ. vekili avukat Taraflar arasındaki uyarlama davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil ve vekili avukat ile davalı vekili avukat gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı bankadan 09/05/2007 tarihinde konut finansman sözleşmesi başlığı altında sözleşme ile 120 ay taksitle CHF karşılığı YTL kredi kullandığını, sözleşmenin 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki yasanın 6 ve 10/b maddelerine aykırı olduğunu, sözleşme öncesi bilgi formunun kendisine verilmediğini, yasaya uygun konut finansmanı sözleşmesi kurulmadığından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tür ve nevinin tespiti gerektiğini, davalı bankanın davacıya CHF ödemediğini, ödüncün verildiği tarihteki kur üzerinden YTL ödünç verildiğini, ödüncün iadesi için uygulanacak kurun ödüncün verildiği tarihteki kur üzerinden hesaplanması gerektiğini, davalı bankanın borçlar yasasına göre sebepsiz zenginleştiğini, CHF’nin geçmişe yönelik 30 yıllık endeksleri listelenerek davacıya sunulduğunu ve bu kurla borçlanmaya yönlendirildiğini, tarihli resmi gazetede yayınlanan Türk parasını koruma hakkındaki 32 sayılı kararda değişiklik yapılmasına dair karar ile döviz veya dövize endeksli kredi kullanımının yasaklandığını, tarihinde yürürlüğe giren yeni Borçlar Kanunu'nun kapsamında davacının aşırı ifa güçlüğü çekmesi nedeni ile uyarlama isteminin kabulü gerektiğini, karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde edimler arasında mevcut olan dengenin olağanüstü değişmesi nedeni ile hakimin sözleşmeye müdahale koşullarının oluştuğunu belirterek, sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespitine, sözleşmenin geçersiz olduğunun tespit edilmesi halinde ödüncün CHF karşılığı YTL olarak verildiği tarihten itibaren yüksek kurdan ödenen fazla miktarın Borçlar Yasası’nın gereği sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davacıya iadesine veya borçtan mahsubuna, sözleşmenin geçerli olduğu kanaatine varıldığı taktirde yeni Borçlar Yasası’nın 138. maddesinde belirtilen aşırı ifa güçlüğü nedeni ile hakimin sözleşmeye müdahale ederek taraflar arasında adil bir denge kurularak geri ödemelerin yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, tarihinde “Dövize Endeksli Bireysel Kredi Sözleşmesi” ve geri ödeme planı ile birlikte davacıya 120 ay geri ödeme süresi ile İsviçre Frangı tutarında kredi kullandırıldığını, davacının ilk taksiti tarihinde ödediğini ve halen ödemeyi sürdürdüğünü, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği sözleşmenin aynen uygulanması gerektiğini, sözleşme öncesi bilgi formu usul ve esaslarına dair yönetmeliğin tarihinde yürürlüğe girdiğini, sözleşmenin ise bu tarihten önce tarihinde düzenlendiğini, bu nedenle sözleşme öncesi bilgi formunun davacıya verilmediğini, edimler arasındaki dengenin bozulmadığını, yapılan ödemeler ve ödeme tarihlerindeki kur dikkate alındığında davacının diğer tüketicilere nazaran TL kazanç sağladığını, davacının bankadan kullandığı kredinin miktarı, aylık taksit miktarı ve taksitlerin 120 ay gibi uzun bir vadeye bağlandığı gözetildiğinde uyarlama şartlarının dava konusu olayda oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Hukukumuzda sözleşmeye bağlılık Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Gerçekten de sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke, özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Sözleşme yapıldığında karşılıklı edimler arasında mevcut olan denge sonradan şartların olağanüstü değişmesiyle büyük ölçüde tarafların biri aleyhine katlanılamayacak derecede bozulabilir. İşte bu durumda sözleşmeye bağlılık ve sözleşme adaleti ilkeleri arasında bir çelişki ortaya çıkar ve artık bu ilkeye sıkı sıkıya bağlı kalmak adalet, hakkaniyet ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı bir durum yaratır hale gelir. Hukukta bu zıtlık Clausula Rebüs Sic Stantibus-Beklenmeyen hal şartı-sözleşmenin değişen şartlara uydurulması ilkesi ile giderilmeye çalışılmaktadır. Tarafların iradelerini etkileyip sözleşmeyi yapmalarına neden olan şartlar daha sonra çok önemli surette, çarpıcı ve öngörülemez biçimde adaletsizliğe yol açan olayların gerçekleşmesi ile değişmişse, taraflar artık o akitle bağlı tutulmazlar. Değişen bu koşullar karşısında yararlanılarak sözleşmenin yeniden düzenlenmesi zorunluluğu doğar. Sözleşmenin edimleri arasındaki dengeyi bozan olağanüstü hallere harp, ülkeyi sarsan ciddi ekonomik krizler, enflasyon grafiğindeki ani ve aşırı yükselmeler, şok devalüasyon, para değerinin önemli ölçüde düşmesi gibi, sözleşmeye bağlılığın beklenemeyeceği durumlar örnek olarak gösterilebilir. Karşılıklı sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin olağanüstü değişimler yüzünden alt üst olması, borcun ifasının önemli ölçüde güçleşmesi durumunda “İŞLEM TEMELİNİN ÇÖKMESİ” gündeme gelir. İşte bu durumda hakim, somut olayın verilerine göre alacaklı yararına borçlunun edimini yükseltmeye veya borçlu yararına onun tamamen veya kısmen edim yükümlülüğünden kurtulmasına karar verilebilir ve sözleşmeye müdahale ederek sözleşmeyi değişen koşullara uyarlar. Sözleşmenin yeni durumlara uyarlanması yapılırken önce sözleşmede, daha sonra kanunda bu hususta intibak hükümlerinin bulunup bulunmadığına bakılır. Sözleşmede ve kanunda hüküm bulunmadığı takdirde sözleşmenin değişen hal ve şartlara uydurulmasının gerekip gerekmeyeceği incelenir. Bazen de sözleşmede olumlu ve olumsuz intibak kaydı bulunmakla beraber, bu kayda dayanılarak sözleşmenin kayıtla birlikte aynen uygulanmasını talep etmek hükmü anlamında hakkın kötüye kullanılması anlamına gelebilir. Böyle bir durumda sözleşmedeki intibak kaydına rağmen edimler arasında aşırı bir nispetsizlik çıkmışsa uyarlama yine yapılmalıdır. İşlem temelinin çöküşüne ilişkin uyuşmazlıkların giderilmesinde kaynak olarak 1,2 ve yararlanılacaktır. İşlem temelinin çöktüğünün dikkate alınması dürüstlük kuralının gereğidir. Diğer bir anlatımla durumun değişmesi halinde sözleşmede ısrar etmek dürüstlük kuralına aykırı bir tutum olur. Değişen durumların, sözleşmede kendiliğinden bulunan sözleşme adaletini bozması halinde, taraflar öngörülemeyen bu haller için bir tedbir almadıklarından, sözleşmede bir boşluk vardır. Bu boşluk sözleşmenin anlamına ve taraf iradelerine önem verilerek yorum yolu ile ve dürüstlük kuralına uygun olarak doldurulur. Bu yönteme sözleşmenin yorum yoluyla düzeltilmesi veya değişen hal ve şartlara uyarlanması denilir. Uyarlama daha çok uzun ve sürekli borç ilişkilerinde söz konusu olur. Sözleşmeye müdahale için, gerekli koşullara gelince; Sözleşme kurulduktan sonra ifası sırasında ortaya çıkan olaylar olağanüstü ve objektif nitelikte olmalıdır. Yine değişen hal ve şartlar nedeni ile tarafların yüklendikleri edimler arasındaki denge aşırı ölçüde ve açık biçimde bozulmuş olmalıdır. Uyarlama isteyen davacı fevkalade hal ve şartların ortaya çıkmasına kendi kusuru ile sebebiyet vermemelidir. Değişen hal ve şartlar taraflar bakımından önceden öngörülebilir; beklenebilir; olağan ve hesaba katılabilen nitelikte olmamalı veya olaylar, öngörülebilir olmakla beraber bunların sözleşmeye etkileri kapsam ve biçim bakımından bu derece tahmin edilmemelidir. Bkz. Kaplan Hakimin Sözleşmeye Müdahalesi Ankara-1987 vd; Hatemi/SEROZAN/Arpacı Borçlar Hukuku Özel Bölüm 1992 sh., 186 vd. Yukarıda da değinildiği gibi, şayet bir borcun ifası imkansızlaşmış olmamakla beraber, borçlunun sorumlu olmadığı sebeplerle aşırı derecede güçleşmiş ise, bu durumun borç ilişkisine ne gibi bir etki yapacağı hususunda 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda bir hüküm bulunmamaktaydı. tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ise bu hususta genel bir düzenleme yer almaktadır. TBK m. 138 hükmü, "Aşırı İfa Güçlüğü" kenar başlığı altında, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bazı durumların sözleşmenin uyarlanması veya sona erdirilmesi sebebi oluşturacağını düzenlemiştir. TBK m. 138 hükmüne göre; sözleşme taraflarından birinin hakime yapacağı başvuru üzerine talep doğrultusunda bir karar verilebilmesi için aşağıdaki şartlar bulunmalıdır. 1 Sözleşme kurulduktan sonra, tarafların edimleri arasındaki denge, borçludan sonuçları yüklenmesi istenemeyecek kadar büyük ölçüde bozulmuş olmalıdır. Şayet aşırı ifa güçlüğü sözleşme kurulduğu sırada da mevcut olup sadece taraflarca bilinmiyorsa, bu TBK m. 138 hükümlerine değil, şartları varsa yanılma TBK m. 30 vd. hükümlerine göre iptale konu olabilir. Sonradan ortaya çıkan ifa güçlüğünün, mutlaka borçlunun ekonomik olarak mahvına veya ağır zararına yol açacak olması gerekmez. Maddede, “kendisinden ifanın istenmesinin dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir" olması yeterli görülmüştür. Elbette bu değerlendirmede, karşı tarafın durumu da gözönüne alınacaktır. 2 Edimlerin dengesindeki değişiklik sözleşme yapılırken öngörülemeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen Savaş, ekonomik kriz, devalüasyon, tabii afetler, ithal ve ihraç konusunda getirilen yasak ve tahditler gibi olağanüstü bir durumdan ileri gelmelidir. Bu husus da “Emprevizyon” olarak ifade edilebilir. Maddede her ne kadar "taraflarca öngörülmeyen" denmişse de, olağanüstü olgunun sözleşme kurulurken sadece aşırı ifa güçlüğüne düşen taraf açısından öngörülemez olması yeterli sayılmalıdır. Aşırı ifa güçlüğüne düşenin bu durumu sözleşme yapılırken öngörmediğini ispat etmesi yetmez, bu durum onun için "öngörülmesi beklenemez" olmalıdır. Kendi özensizliği veya dikkatsizliği sebebiyle bu olguyu öngörememişse, 138. maddeden yararlanamayacaktır. 3 Aşırı ifa güçlüğü yaratan olgu borçludan kaynaklanmamalıdır. Olgunun kendisinin borçludan kaynaklanmaması yanında, bunun aşırı ifa güçlüğü yaratması da borçludan kaynaklanmamalıdır. 4 Edimler henüz ifa edilmemiş olmalıdır. Kural olarak ifada bulunduktan sonra aşırı ifa güçlüğünden söz ederek uyarlama veya sözleşmeden dönme yollarına başvurulamaz. Ancak, borçlu doğan haklarını saklı tutarak ifada bulunmuşsa, ifadan sonra da bu haklarını kullanabilecektir. Bu takdirde, uyarlamanın sonucuna göre veya sözleşmeden dönme halinde, ifa etmiş bulunduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre kısmen veya tamamen geri isteyebilecektir. TBK m. 138 uyarınca bu şartlar gerçekleştiğinde, önce hakimden uyarlama talep edilmesi gerecektir. Uyarlama edim yükümünün azaltılması veya karşı edimin arttırılması şeklinde yapılabileceği gibi, vadelerin veya ifa tarzının değiştirilmesi gibi hakimin uygun bulacağı her şekilde yapılabilir. Hakim, davacının talebinde öngörmediği bir tarzda uyarlama da yapabilir. Ancak borç uyarlamaya uygun değilse veya ifa güçlüğünü katlanır kılacak herhangi bir uyarlama bu kez karşı taraf açısından katlanması beklenilmez bir durum yaratıyorsa, borçlu ancak bu şartla sözleşmeden dönme hakkını kullanabilecektir. Öte yandan, maddenin son fıkrasında aynen; "Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmü getirilmiştir. Böylece dövize endeksli borçlanmalarda da bu madde hükmünün uygulanacağı tereddüte yer vermeyecek açıklıkta kabul edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olayın irdelenmesine gelince; Davacı, tarihinde İsviçre Frangı’na CHF endeksli konut finansman kredisi kullandığını, krediyi kullandığı tarih ile gelinen tarih arasında aşırı derece kur farkı oluştuğunu bu nedenle kredi taksitlerini ödemede zor duruma düştüğünü ileri sürerek öncelikle sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespitini, şayet geçerli olduğu tespit olunur ise sözleşme şartlarının mevcut duruma uyarlanmasını istemiştir. Hatta davacı, temyiz dilekçesinde sözleşmenin yapıldığı tarihinde 1 CHF’nin iken; dava tarihi olan tarihinde olduğunu, borcunun iki katına çıktığını belirterek sözleşme şartlarının kendi aleyhine aşırı derecede değiştiğini ileri sürmüştür. Dava tarihi itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu henüz yürürlükte değil ise de, 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 7. maddesi uyarınca devam eden davalarda da 6098 Sayılı Yasanın 138. maddesi uygulanabileceğinden temyiz aşamasında da bu hususun nazara alınması ve dövizle borçlanmalarda uyarlama istenebileceği gözetilmelidir. Temyiz aşamasında anılan yasa yürürlüktedir. Mahkemece, dövizle borçlanmalarda Türk Lirasının değer kaybettiğinin kolayca bilinebilecek ve öngörülebilecek bir husus olduğu vurgulanmıştır. Ancak, bu sonucu varılırken, hangi objektif kriterlerin bulunduğu açıklanmamış, sadece önceki krizler gösterilmiştir. Yukarıda anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere talep halinde, sözleşme şartlarının bir taraf aleyhine, öngörülemez şekilde, aşırı derece değişmesi durumunda hakime sözleşmeye müdahale etme görevi yüklenmiştir. Bu nedenle hakim, bu koşulların bulunup bulunmadığını araştırmakla yükümlü olup, gerekirse bilirkişi incelemesi yapmalı ve uzman bilirkişilerden görüş almalıdır. tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı 266. maddesinde de, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz." düzenlemesi ile eski 275. maddesine paralel bir düzenleme getirilmiştir. Bu husus aslında “adil yargılanma” hakkının bir unsuru olan “hukuki dinlenilme hakkı”nın da gereğidir. Bir başka deyişle, hakim tarafların iddia ve savunmalarını dinlemeli, iddia ve savunmalar doğrultusunda taraf delillerini toplamalı, bu delilleri tartışıp değerlendirerek, uyuşmazlığın çözümünde hangi delili neden kabul edip, neden kabul etmediğini gerekçelendirmek suretiyle kararını vermelidir. Mahkemece yapılması gereken iş, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp, uzman bir bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak, tüm dosya kapsamı belge ve kanıtlar birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece, sözleşmenin uyarlanmasına ilişkin açıklanan kural ve yöntemler gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, gününde oyçokluğuyla karar verildi. Başkan Üye Üye Üye Üye Muhalif Muhalif Okundu AY MUHALEFET ŞERHİ Dava, dövize endeksli kredi borcunun uyarlanması isteğine ilişkindir. Hukukumuzda sözleşme serbestisi ilkesi benimsendiği için taraflar genel ahlaka ve adaba aykırı olmamak üzere sözleşme düzenleyebilirler. Karşılıklı edimler içeren sözleşmelerde edimler arasındaki dengenin taraflardan biri aleyhine katlanamayacak derecede bozulması halinde hakimin sözleşmeye müdahalesi söz konusu olabilecektir. Ancak Ülkemizde yıllardan beri ekonomik krizlerin yaşandığı dikkate alındığında öngörülmezlik unsurunun gerçekleştiğinin kabulü mümkün değildir. Davacının Türkiye’deki ekonomik istikrarsızlığı ve dövizdeki dalgalanmaları bildiği veya bilmesi gerektiği halde dövizle kredi almanın riskini ve dövizde yaşanabilecek artışları kabul ettiği düşüncesiyle ilk derece mahkemesinin uyarlama koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine dair kararının yerinde olduğu ve onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun kararın bozulması yönündeki görüşüne katılmıyoruz. Başkan Üye Son Güncelleme 0952 haber 9333 false Üye Girişi
Forum MEVZUAT FORUMU MUHASEBE KAYITLARI VE UYGULAMA ÖRNEKLERİ DÖVİZ KREDİSİ veya DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ uygulamaları hakkında bilgi ??? 2347 1 Yeni Üye DÖVİZ KREDİSİ veya DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ uygulamaları hakkında bilgi ??? DÖVİZ KREDİSİ veya DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ uygulamaları hakkında bilgi ??? 1- Şirket olarak USD Krediyi DÖVİZ KREDİSİ veya DÖVİZE ENDEKSLİ KREDİ olarak çekmemiz arasındaki temel farklar nedir ? Döviz kredisi ile Dövize Endeksi Krediyi karıştırıyorum. Pratik olarak bu bilgileri bilirsem muhasebe kayıtlarını daha doğru yapacağımı düşünüyorum.. 2- Eğer bu USD lik Kredi “DÖVİZ KREDİSİ” ise ve banka bunu Döviz olarak şirket DTH hesabımıza bu tutarı yatırıyor mu, yoksa vadesiz hesabımıza TL olarak mı yatırıyor ? 3- Eğer bu USD lik kredi “Döviz Kredisi” ise ve banka bunu döviz olarak şirket DTH hesabımıza yatırıyor ise muhasebeleştirirken TCMB Döviz Alış Kuru ile mi muhasebeleştireceğim ? 4- Eğer bu USD lik kredi “Dövize Endeksli Kredi” ise muhasebeleştirirken Banka bize kendi Döviz Satış Kuru üzerinden Döviz Karşılığı TL/Türk lirası olarak Geri Ödeme Planı veriyor ve Kredi Bedeli vadesiz TL hesabımıza mı aktarıyor? Yani Dövizli USD Krediyi Döviz olarak vermiyor, BANKANIN DÖVİZ SATIŞ KURU doğrumu? üzerinden VADESİZ HESABIMIZA TL olarak mı yatırıyor? 5- “Döviz Kredisi” Taksidi Geri Ödemesinde; Şirketin DTH hesabından veya TL hesabından Döviz Bedeli Kadar Hesap virmanı ile ödemeler yapılır diye düşünüyorum. 6- Ancak “Dövize Endeksli Kredi” Taksitlerinin ödenmesinde, Bu Kredi ilk kez çekilirken ödenecek TL Taksit Tutarının karşılığı bir Döviz bedeli var ise, ödenirken döviz kuru değişeceğinden, ödenecek TL tutarı da değişecek mi ? Örnek olarak; Krediyi ilk çektiğimizde; Geri Ödeme 1 nci Taksit USD*Banka Döviz Satış Kuru 2,50 TL ise = TL olarak muhasebeleştirmiştik Krediyi Geri Öderken USD*Güncel Banka Döviz Satış Kuru 3,0 TL ise = TL ödenecek. Aradaki TL Fark Kur Farkı olarak şirketimizden bankaya fazladan ödenecek tutar mı olacak ? Soru biraz uzun oldu , Yardımcı olanlara şimdiden çok çok tşk ler… 1152 2 Müdavim Üye 1-Dövize endeksli kredide türk menşeli malları içeren gümrük beyannamesi istemezlerbi nevi aslında spot kredi gibidir.Kredi € ise tl karşılığı geldiğindede € karşılığı ogünkü kurdan tl banka kendi belirler. diyelimki € kredi kullanılacak € nun banka kuruyla çarpımının TL karşılığı vadesiz mevduat hesabına aktatırılır. Vadesi gelincede,faizde hesaplanarak varsayalım tl faiz tahakkuk etmiş 3,10 olsun.3,1x500000 300. 102 656 780 30000B kredi kullanımı genelde exim menşeili malları içeren gümrük beyannameleri istenir. € döviz cinsinden geldiğinde € döviz cinsinden ödenir. Bazen banka bi miktarını blokaj yapıp kalanıda 126 hesaba atarak vadesi geldiğinde ödediğinizde 126 kapatıp kalanı kur farkına atarsınız Bunun kayıtlarınıda reeskont kredi dökümünd faiz beirlenmişse 180-280 hesaplarına, € u bir önceki gün merkez bankasının döviz alışl kuruyla çarpıp 300 hesaba 1 yılı aşkınsa kalanı 400 hesaba, Ödemesi geldiğinde olarak ödeyeceksniz. KArşılığınıda merkez bankası bir önceki gün döviz alışıyla çarpıp kayıtlara alacak ve aradaki farkı kur farklarına atacaksınız. Yani dövize endeksli kredide bankanın kuru Dövizli kredilerdede merkez bankası bir önceki gün döviz alış kuruyla işlem yapacaksınız. 1245 3 Kıdemli Üye Bu dövizli kredi kullanımında kredinin kullanıldığı tarihteki kur ile taksit ödemelerinin yapıldığı tarihteki baz alınması gereken kur arasındaki farkı, kur farkı kar yada zararına atmanın haricinde 31/12 itibariyle kalan kredi bakiyesinin de değerlenmesi gerekiyor mu ? Yetkileriniz Konu Acma Yetkiniz Yok Cevap Yazma Yetkiniz Yok Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok BB kodu Açık Smileler Açık [IMG] Kodları Açık [VIDEO] code is Kapalı HTML-Kodu Kapalı Forum Kuralları
dövize endeksli kredi muhasebe kaydı