Önceliklemıyıklanma ve ağlama krizleri artık çok sık boyutta gelir oldu. En ufak yapma, etme, olmaz, hayır gibi kelimelerde hemen başlıyosun ağlamalara. Hatta bazen resmen AĞLAMAN geliyor, sebep olmasına gerek yok yeterki AĞLA. Arama haklarımız. Popüler Yazılar. Home 1.370.782; Limon Yoğurt Karışımı 421.052; Matofin Nedir? 363.771 Özürlü Raporu Nedir? 291.580 Günlük Yemek Listem 232.412; İnsülin Pompası Raporu ve SGK Geri Ödemesi 210.756; İnsülin Pompası ve Kullanımı 205.739; Diyabet ve Askerlik 195.977; Hipoglisemi Nedir? 195.780 Etki Sürelerine Göre İnsülin Tipleri Genellikleanne sütü ve bebek ilişkisinin erkenden kesilmesi bebeklerin emziğe olan bağlılıklarını daha çok arttırmaktadır. Emzik kullanımı için en erken dönem ilk 1. aydır. İlk 1. ay sonrasında kullanılan emzik bebeğin anne memesini yadırgamasını önler. Uzmanlar ilk 1 ay dolmadan emzik kullanımını önermemektedirler. Uyarıcıözelliği olan (kahve, çay, çikolata) gibi besin veya içecekler tüketmeyin. Kahve, çay ve çikolatada kafein var. Kafein de anne sütüyle bebeğe geçiyor ve uykusuzluğa yol açıyor. Gece kalkıp ağlıyorsa, onu sık sık ziyaret edin. Ancak ziyaret aralıklarını giderek açın. Odasında 1 dakikadan fazla kalmayın. - 1-2 yaş için evde yapılabilecek 20 farklı Aktivite. Mar 9, 2018 - 1-2 yaş için evde yapılabilecek 20 farklı Aktivite. Mar 9, 2018 - 1-2 yaş için evde yapılabilecek 20 farklı Aktivite Great collection of no mess busy bag ideas for 2 year and older! Teach me Mommy. Kid Blogger Network Activities & Crafts. colour cash. İçeriklerÇocuklar Neden Öfkelenir?Çocuklarda Öfke Krizi Ne Zaman Biter?Çocuklarda Öfke Krizi İçin Ne Yapılabilir? Çocuklarda Öfke Krizlerini Sakince Karşılamak Anne babalar olarak kendimizi en çaresiz hissettiğimiz anlardan biri de çocuklarımızın zaman zaman yaşadıkları öfke krizleridir. Özellikle de 2-4 yaş arasında görülen öfke krizlerini çoğu zaman anlamakta ve yönetmekte zorlanırız. Çocuklar Neden Öfkelenir? Bu yaş döneminde çocuklar, kendi kimliklerini oluşturmak için kontrolün kendilerinde olduğu bir ortam yaratmaya çalışırlar. Bu yüzden de devamlı kendi istedikleri şeylerin olmasını isterler. Dil becerileri ve duygu kontrolleri henüz tam gelişmediği için yaşadıkları hayal kırıklığı, üzüntü, kızgınlık gibi duyguları söze dökmekte ve tepkilerini yönetmekte zorlanırlar. Hastalık, açlık, yorgunluk gibi durumlarda, hissettikleri şeyin ne olduğunu bilmedikleri ve kendi ihtiyaçlarını karşılama konusunda yetersiz oldukları için öfke krizleri daha kolay ortaya çıkabilir. Ayrıca, bu krizlerin altında, ilgi çekme ihtiyacı olumsuz ilgi de aslında bir tür ilgidir, geçmiş deneyimler önceki kriz anında ağlayıp bağırıp sonunda isteğini elde edebildiğini öğrenmiş olabilir, ebeveynlik tutumları anne babanın kendi öfke yönetim biçimi, dönemsel olaylar aile içinde problemler, yeni kardeş, okul başlangıç / değişiklik da yatabilir. Çocuklarda Öfke Krizi Ne Zaman Biter? Çocukların kendini ifade etme becerisi ve duygu kontrolü arttıkça bu tepki ve inatlaşmaları zamanla azalarak biter. Ancak bu süreçte, biz ebeveynlerin yaklaşımı çok büyük önem taşır. Çünkü çocuklar, kendilerini sıkıntılı anlarında sakinleştirmeyi ve doğru şekilde ifade etmeyi biz ebeveynlerin yardımıyla öğrenirler. Çocuklarda Öfke Krizi İçin Ne Yapılabilir? ● Öncelikle kendinizi sakinleştirin. Çocuğunuza bağırmayın, kızmayın. “Neden ağlıyorsun?”, “Ne var canım ağlayacak?” gibi onu anlaşılmaz hissettirecek, duygularını hafife alacak ifadeler kullanmayın. ● Böyle anlarda bir şey öğretmekten ya da mantıklı açıklamalar yapmaktan kaçının zira çocuğunuzun o anda sizi anlaması genellikle mümkün olamaz ve bu yaklaşımınız krizin daha da büyümesi ile sonuçlanabilir. ● Ev dışındaysanız, kriz ortamından uzaklaşmaya, mümkün olduğunca uyaransız bir ortama gitmeye çalışın. Evin içindeyseniz kendi odası gibi rahatlayabileceği bir alana geçin. ● Çocukların en üzgün, sıkıntılı oldukları anların aslında bize en çok ihtiyaç duydukları anlar olduğunu unutmayın. Kendilerini reddedilmiş, anlaşılmamış ve değersiz hissetmelerine sebep olabilecek ceza paspası, düşünme sandalyesi gibi yöntemleri kullanmayın. ● Çocuğunuza fiziksel olarak yaklaşın, dokunun, okşayın, mümkünse kucağınıza alın. Kendine dokundurtmuyorsa yakınında durun ve güvende olduğunu kontrol edin. Kendini yere atıyor, zarar veriyorsa yavaşça ellerinden tutun, kendine veya çevresine zarar vermesini engelleyin. ● Yumuşak ve sevecen bir ses tonuyla “Üzgün olduğunu biliyorum. Senin yanındayım. Sakinleşmene yardımcı olacağım” gibi onu rahatlatacak kısa ifadeler kullanın. ● Çocuğunuzun davranışını anlamak ve etkili şekilde destek olabilmek için “Çocuğum neden böyle davrandı? Altında ne yatıyor olabilir? Şu an ona ne öğretmek istiyorum? Bunu nasıl yapabilirim?” diye içinizden bir değerlendirme yapın. ● Çocuğunuz sakinleştikten sonra Siz de sakinseniz onunla konuşun. Konuşurken; Duygularını isimlendirin İstediğin şey olmayınca sinirlendin! Onu anladığınızı ifade edin Bazen istediğimiz şey olmayınca kızarız… Yaşadığı duygunun kabul edilebilir olduğunu ancak sergilediği davranışın kabul edilebilir olmadığını anlatın Kızabilirsin ama kızdığın zaman etrafa vurman doğru değil… Ona sorular sorarak, benzer bir durumla tekrar karşılaşırsa farklı ne yöntemler kullanabilir diye çözüm önerilerini kendisinin bulmasına yardımcı olun. ● Çocuğunuzun yaşadığı her öfke krizinde sabırla, bu sakin yaklaşımı tekrar etmeye çalışın. Farklı zamanlarda olumlu bir şekilde kendini ifade ettiğinde, muhakkak davranışını yakalayın ve memnuniyetinizi paylaşın. Eskişehir Özel Ümit Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikoloğu Mustafa Arı, okul öncesi dönemde çocuklarda görülen ağlama krizleri ve öfke nöbetleri konularında açıklamalarda bulundu. Eskişehir Özel Ümit Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikoloğu Mustafa Arı, okul öncesi dönemde çocuklarda görülen ağlama krizleri ve öfke nöbetleri konularında açıklamalarda bulundu. Çocukların bu dönemde ebeveynlerine karşı, istedikleri her şeyi ağlayarak yaptırma eğiliminde olmasının nedenlerini de açıklayan Arı, "Bu çok sık karşılaşılan bir problem. Bir çocuk doğduğu andan itibaren ağlıyor. Acıktığında, rahatsızlandığında, tuvaleti geldiğinde bunu ağlayarak dile getiriyor. Aslında biz bunu alarm olarak kafamızda kodlamalıyız. Çocuk ağladığında, ailesi tarafından beklentisinin karşılandığını görerek, kendi için bir öğrenme geliştirmiş oluyor. Ben ağlarsam sonucunda bir yardım görürüm, sorunum giderilir ve istediğimi elde ederim düşüncesini geliştiriyor. Bu çok normal ve doğal bir şey. 2 yaşından itibaren konuşmaya başlayan çocuğun artık zamanla ağlayarak değil konuşarak kendisini ifade etmesi gerekiyor; fakat konuşma becerisini de tam olarak kullanmadığı için her şeyi ağlayarak yapmaya başlıyor ve istediği şey olmadığında öfke nöbetleri geçiriyor." diye anlattı. Kreş için en uygun yaş 40 ay Çocuklarda kreşe başlamak için en uygun dönemin 40 ay olduğunun altını çizen Psikolog Mustafa Arı, sözlerini şöyle sürdürdü "Burada çocuğun belli becerileri kazanmış olması bize kreşe hazır olup olmadığı konusunda işaretler verir. Bunlardan en önemlisi tuvalet alışkanlığıdır. Bu alışkanlığı elde eden bir çocuk ilk aşamayı geçmiş demektir. İkinci konu ise konuşabilme becerisidir. Kendisini ifade edebiliyorsa bu sosyalleşebilmesi açısından çok önemlidir. Ve üçüncü faktör de çocuk artık evde kaliteli vakit geçiremiyorsa kreşe gitmesi daha iyi olacaktır." Kreşe adaptasyon erkenden yapılmalı Çocukların kreşe başlarken huzursuzluk yaşamasının normal olduğunu, bunun onlar için güvenli alandan ayrılmaları sonucunda yaşadıkları bir kaygının yansıması olduğunun altını çizen Arı, " Bu kaygıyı atlatmak biraz zaman alan bir şey. Burada süreci iyi yönetmek çok önemli. Aileler tarafından çocuklara kreşin nasıl bir yer olduğu, orada neler yaşayacağı, neler yapacağı, kimlerin olacağı gibi bilgilerin verilmesi bu sürecin daha sağlıklı atlatılmasında önem taşıyor. Bir kreş tanıtım videosunun izletilmesi bile büyük kolaylık sağlıyor. Çocuğun kreşteki ilk günlerinde o ortama alışana kadar kısa bir süreliğine aile fertlerinden birinin yanında olmasını da biz uygun görüyoruz. Çocuklar ortalama 2 haftada yeni ortama alışıyorlar. Eğer çocuk bir ay sonra bile hala gitmek istemiyorsa bir uzmana başvurulması gerekiyor" dedi. Çocuğun davranışları takip edilmeli Kimi çocuklarda kreşe adaptasyon sürecinin çok uzun sürdüğünü de hatırlatan Arı, bu durum karşısında ailelerin dikkatli davranmaları gerektiği konusunda uyardı. Yeme bozukluğu, yüksek sese karşı tepkimeler, davranışlarda görülen farklılaşma gibi değişkenliklerin çocuğun aileye sunduğu bir yardım çağrısı olabileceğini belirten Arı, şöyle konuştu “Belki de çocuğun verildiği kreş ve kurum o çocuk için uygun değildir, ya da doğru yer değildir. Çocuk yakından takip edilmeli. Çocuğun 2 hafta ya da bir ay sonra bile isteksiz davranması, alışamaması, mutsuz olması adaptasyonla alakalı değil başka sorunlardan kaynaklı olabilir. Aile çocuğunu çok iyi tanımalı. Böylece farklılıklar daha kolay fark edilebilir. Bu durumda aile bir uzmandan yardım almalıdır." Güven ilişkisi kurulmalı Kreşe ya da okula gitmek istemeyen çocuklara karşı ailelerin tutumlarına ilişkin de önerilerde bulunan Mustafa Arı, konuya şu şekilde açıklık getirdi "İnsan sosyal bir varlıktır, belli dönemlerde belli aşamalarda farklı belli eğitimleri almalıdır. Çocuklar da belli bir yaşa geldiklerinde artık aileleri ve evleri dışındaki dünyayı tanımaya, öğrenmeye ve sosyalleşmeye gereksinim duyar. Çocuk bunun farkında değildir ama aile farkındadır. Ben gitmek istemiyorum’ diyen bir çocuğa tamam gitme’ demeyi ben sağlıklı bulmuyorum. Çünkü ileri yaşlarda bu çocuklarda uyum sağlama ve el becerileri gelişimin gibi konularda sorunlar yaşanmaya başlanıyor. Ailenin çocukla ilişkisi güvene dayalı olmalı. Güven ilişkisi olmayan çocuklarda çekingenlik ve özgüvende azalma görülüyor." Öğretmen-veli uyumu Çocukların kreş ve okul ortamına adaptasyonunda ve kendilerinin gelişiminde velilerle öğretmenlerin sağlıklı ilişki kurmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Psikolog Mustafa Arı, iki kesim arasındaki uyumun ve başarılı iletişimin çocuk için büyük avantajlar sağlayacağını kaydetti. Paylaşmayı önce evde öğrenmeli Kreşe ve okula başlayan çocuklarda en sık görülen bir diğer sorunun paylaşmaya kapalılık-paylaşamama olduğunun altını çizen Arı, paylaşmayı öğrenmenin kreşte değil önce evde başlaması gerektiğini söyledi. Yaşının gerekliliklerini yerine getirecek sorumlulukların aile tarafından erken yaştan itibaren çocuğa verilerek paylaşma duygusunun geliştirilebileceğini belirten Arı, verilen her bir sorumluluğun, çocuğun bilinçaltında sosyalleşmeye yönelik bir adım olduğunu da sözlerine ekledi. Ağlama krizinde göz temasından kaçının Ağlama krizine giren bir çocuğa karşı panikle yaklaşımdan ya da sırf susması için çocuğun istediğini ona sunmaktan kaçınılması gerektiğine de vurgu yapan Arı, ebeveynleri sakinliğe davet etti. Özellikle de bu esnada çocukla göz temasından kaçınılması gerektiğini çünkü çocuğun bu esnada anne ve babasını duygusal açıdan ele geçirdiğini belirten Arı, "Çocuklarda davranışın pekiştirilmesi çok önemli. Bizim bu ağlama davranışını söndürmemiz gerekiyor. Çocuk ağlamayı kestiği an hemen onu ödüllendirmeliyiz. ’Anneciğim, babacığım aferin bak ağlamayı bıraktın. Al bakalım ödülün. Hadi şimdi ne istediğini bana güzelce ağlamadan söyle’ dediğimizde çocuk şunu fark edecek; ’ Ben ağlamayı kesince ve sakin davranınca takdir gördüm ve onaylandım. Ben artık bunu bir kenara bırakıp konuşarak devam etmeliyim’. Nasıl ağlama yerleşiyorsa, konuşma da yerleşiyor. Sabırla bu süreç aşılabilecektir" şeklinde konuştu. Bu süreç doğal bir süreç olup sendromlu geçen bir dönemdir çocuğunuzda bir problem olduğunu düşünmeyin. Öncelikle bu durumu kabul edip rahatlayın. Çocuklar bu dönemde kendilerini yeni yeni ifade etmeye başlamaktadır. Sizler de bilinçli yetişkinler olarak durumu büyütmeden olağan bir şekilde karşılayın. Bu süreçte çocuklar sizinle inatlaşabilir ve istediklerini yaptırmak için ağlayabilirler. 2 yaşına gelen çocuklar artık bebeklik döneminden çıkarak kendilerini ifade etmeye çalışarak çocukluk dönemine geçerler. Genellikle geçiş dönemlerinde birtakım sorunlar yaşanır. Bu süreç zarfında da hem anne, babanın hem de çocukların yaşadıkları sıkıntılar oluşacaktır. 2 Yaş Çocuk Gelişimi 2 Yaş Çocuk Gelişimi 0-2 yaş arası dönem bebeklik dönemdir. Bu dönemdeki çocuklar ebeveynlerle özellikle anneleriyle duygusal bağları oldukça kuvvetlidir. Bebeklik dönemi en acziyet içeren dönemdir. Çünkü istediklerini anlatamama ve muhtaç durumda olarak kendine hareket ettiremeyeceğinden bu süreç muhtaçlık dönemidir. Anne ve babalar bebeklerin bu dönemlerinde her ihtiyaçlarıyla ilgilenir. Bebeklerin öncelikli ihtiyaçları bebeğin karnını doyurmak daha sonra gazını çıkarmak, altını değiştirmek, temizliğini yapmak, giysilerinin yıkanması, odasını hijyen hale getirmek bunlar bebek için yapılan bakım şekilleridir. Bebekler 0-2 yaş arası dönemde gelişim gösterirler. Özellikle bu zamanlarda duygusal gelişimleri çok önemlidir. Onlarla kurulan duygusal bağ sayesinde bebekler bu dönemde sevgi dolu büyüyeceklerdir. Bakım sağlamakla bebek büyütülmez ona duyulan ilgi ve sevgi, şefkat, duyarlılık, her işini zamanında yapmak, onu ihmal etmemek oldukça önemlidir. Anneler ve babalar bu süreçte onlarla ilişki kurmak için birtakım oyunlar oynayabilir, şarkılar söyleyebilir, ninnilerle uyutabilir. Bebeğin bu dönemde oldukça açık olan duyu organları böylelikle harekete geçer ve gelişimine katkı sağlar. Bebeğinizin daha sonraki dönemlerinde sağlıklı ve doğru bir birey olması için sevgi ortamında büyümesi oldukça önem teşkil etmektedir. Anne ve babalar bebekleriyle doğru zaman geçirirse, duyarlı yetişkinler olup sevgiyle çocuklarını büyütürse güvenli bağ kurup onlara bunu aktarırsa bebekleriyle doğru iletişim kurarlar ve ileride sağlıklı, düzgün düşünen bir birey olur. Bu süreçten sonra çocuklar her ne konuda beceri gösteriyorsa o desteklenmelidir çocukları doğru yönlendirip böylelikle onlara özgüven kazandırılmış olur. Verilen tutarlı konulan kurallar eşliğinde onlara uyum sağlanarak belli çok sıkı olmayan bir disiplin içinde büyümeleri hayatta her zaman başarıya ulaştırır. Çocuklar bebeklik döneminden çocukluk dönemine geçerken artık yavaş yavaş kendi ihtiyaçlarını karşılamaya başlarlar. Bu süreçte belli başlı beceriler kazanırlar. Yürümek, yemek yemek, anlamak, konuşmak, isteklerini anlatmak gibi beceriler kazanır. Bu da çocuklar için büyük bir şey olup bağımsızlık kazandıklarını düşünürler. Bunun sonucunda bir zaman sonra kendisi yemek ister, suyunu kendisi içmek ister, kıyafetlerini kendisi giyip çıkarmak isteyebilir. Ama bunları başaramadığında da kendisi istediği sürece sizden yardım talebinde bulunabilir bu talebin hemen gerçekleşmesin isteyeceklerdir. Yaptıkları ve başardıkları zaman içerisinde de müdahale edilmesinden hoşlanmazlar. Anne ve babalar onlara sürekli olarak yardım etmek isteyecektir. Ama artık kendi motor gelişimine adım atan çocuklar istemedikleri durumlarda bunlara taktikler geliştirerek yapılana engel olmaya çalışırlar. Örneğin, yemek yemek istemiyorlarsa ya ağızlarını kapatır yada geri çıkarırlar veya çorap ve ayakkabı istemedikleri zaman hemen çıkarırlar bunun gibi birçok sorunla karşılaşılabilir. Anne ve babalar artık her istediklerini yapamazlar onların karşısında aklındakini yapmak isteyen ve buna direten çocuklar vardır. 2 yaş sendromu denilen dönem işte burada başlamaktadır. Çocuklar artık büyüklerin her isteklerini yapmayacaklarından negatif bir süreç yaşanacaktır. Bu süreçte anne ve babalar oldukça dikkatli ve sabırlı olmaları gerekir. 2 Yaş Süresince Yaşanan Zorluklar 2 Yaş Süresince Yaşanan Zorluklar Bebeklikten çocukluğa geçiş olan bu dönemde birtakım krizler yaşanabilir. Artık bağımsız olduğunu düşünen çocuklar kendi istekleri doğrultusunda hareket edeceklerdir. Özgürlüklerinin elinden alındığını düşündükleri zamanlarda da şikayet edip kriz oluşacaktır. Bunların birçok örneği mevcuttur işte bazıları Çocuğunuzu parka götürdünüz ve arık eve dönüş vakti gelmiştir ama eve dönmek istemiyorsa ısrarla orada kalmaya çalışacak hatta bağırarak ağlayacaktır. Gittiğiniz yerlerde eğer ilgisi çeken bir şey varsa bunu size aldırmak için oldukça ısrarcı olacaktır. Bez değiştirmek istemeyebilir bunun için yatmayacak kaçmaya çalışacaktır. Özellikle banyo yapmayı sevmiyorsa bu durumda size zorluk çıkartıp banyo yapmak istemeyecektir. Yatağa yatarken kıyafetlerini değiştirmek istemeyebilir hatta bazı çocuklar sevdikleri bir kıyafet varsa onları çıkarmak istemez ve sürekli o kıyafeti giymek isterler. Uyku saati geldiğinde yatağa yatmak istemeyebilirler. Televizyonu belli süre izlemesi gerekirken siz kapattığınızda daha fazla izlemek istediklerinde ağlayabilirler. Dışarıdasınız ve elleriniz dolu bu onlar için önemli değildir ne zaman kucağa alınmak isterlerse onu kucağınıza almanızı Bu durumlar yaşanırken çocuklarınız da ısrarlı durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz ve ağlama krizleri gerçekleşebilir. İşte burada 2 yaş sendromu gerçekleşir. Kriz Neye Denir ? Kriz Neye Denir ? Çocuklar bu süreçte isteklerinin yapılmaması durumunda birtakım tepkiler vermeye çalışır. Bunlar başta hafif tepkiler olsa da zaman geçtikçe artabilir. Karşısında bir engelle karşılaşan çocukların yaptıkları tepkiler kriz olarak değerlendirilir. Başta ilk verdikleri tepkilerden biri ağlamaktır sürekli bir şekilde ağlayabilirler ilk mızıldanmayla başlar ve siz isteğini yerine getirmediğiniz taktirde ağlamaya dönüşür ve daha da gerçekleşmiyorsa bağırarak ağlayabilirler. Tepinmeye başlayabilirler, başını yere veya duvara vurabilirler, ellerinde her ne varsa sinirlendiklerinde gelişi güzel bir şekilde fırlatabilirler, kendilerini yere atabilirler, bazılarında karşısındakine vurma ve ısırma bile olabilir. Bunlar zaman içerisinde artış bile gösterebilir. Anne ve baba nasıl tutum sergiliyor, tepkileri nasıl bu durumda önem teşkil eder. Bireylerin ilk öncelik olarak bunun geçici bir durum olduğunun farkında olmaları gerekir. Çocuklar en sonunda kabullenme gerçekleştireceklerdir. Her çocuk için bu süreç farklı olacaktır. Kimisinde daha kolay kimisinde ise daha zor. Çocukların direnci ne kadar fazla ise kriz de o kadar çok yaşanacaktır. İstediği elde etmeye çalışarak sahip olduğu dirençle bu süreci uzatabilirler. Krizlerin sürekli olmaması için anne ve babalar sakin, sabırlı, kararlı olmalıdır. 2 Yaş Sinir Krizleri Nasıl Önlenir? 2 Yaş Sinir Krizleri Nasıl Önlenir? İlk önce anne ve baba olarak aldığınız kararlarda tutarlı olun onların yaşadığı krizlerde isteklerini hemen gerçekleştirirseniz buna göre hareket edeceklerdir. Sabırlı olmak oldukça önemlidir bu krizlere karşı büyük tepkiler vermeyin sakinliğinizi koruyun ve yumuşak davranın. Yaşanan durumlarda ve gerçekleşen olaylarda soğuk kanlılığınızı koruyun. Onun istediği bir durumu eğer engelliyorsanız ona bunu anlatın anlatırken de çok uzun tutmayın net bir şekilde aktarın. Sizinle yaptırmak istediği şeyi pazarlığa dökmeyin kesin tavizsiz kurallar disiplini getirir tabi bu kurallar yumuşak sert olmayan kurallardır. Aynı zamanda yaşanan bu durumların bilincinde olan bireyler olarak çocuklarınıza anlayışla yaklaşın. Size yaşayacağınız bir krize örnek verelim. Birlikte parka gitmişsiniz ve eve dönmek istiyorsunuz ama çocuğunuz oynamak istiyor sizde ona eve dönmeniz gerektiğini babasının geldiğini anlattınız. Ama bu durumu anlamak itmeyen çocuğunuz kendini yerden yere atmaya başladı. Elinde ne varsa fırlatmaya başladı. Bu durumda sizlerin yapması gereken ilk şey soğukkanlı olmak. Sakin kalmaya çalışın onu anladığınızı söyleyin ama eve dönmeniz gerektiğiniz babasının geleceğini ve havanın karardığını söyleyebilirsiniz. Parkta oynamak istediğini anlayabiliyorum bunun için bana kızgınsın. Annelere vurulmaz ve bağırılmaz. Ellerindekini yere atarsan buralar kirlenir ve bir daha onları evimize götüremeyiz gibi konuşmalar yapabilirsiniz. Orada onu sakinleştirmeye derdini anladığını ifade etmeye çalışın. İkinizin de sakinleşmesi için biraz daha orda kalabilirsiniz. Beklerken olan süreçte onu daha da sıkıştırmayın. Sakinleşme süresinden sonra ona artık bana vurmayacağını biliyorum ve eşyalarını da etrafa atmadığını da. Ona sevgi gösterin ama çok da ilgi göstermeyin öpüp sakinleştirebilirsiniz. Ona küsmeni uygun olmadığını söyleyebilirsiniz. Yaşanan öfke nöbetleri bazen çok küçük sebeplerden gerçekleşebilir. Bu süreci yaşayan çocuklar kendisine, bir başkasına veya etrafa zarar vermenin yanlış olduğunu öğrenmeleri gerekir. Bu duruma hazır olmayan aile yaşanan öfke karşısında şaşırabilir. Yaşana kriz sonunda verilen ceza yanlış olabilir. Ona karşı yapılan gülmek, alay etmek onu daha da sinirlendirebilir, sıkıştırıp öpmeye çalışmayın, hele de şiddet en kötü sonuçtur denemeyin bunlar yaşanan krizleri arttırır ve tekrarlanmasına vesile olur yukarıda da dediğimiz gibi sabırlı olun. Siz bir kural koymuşsunuz ve hayır demişsiniz bunun sonucunda da çocuğunuz tepki göstererek kriz gerçekleştirmiş. Daha sonra evet derseniz o da derdini hep bu şekilde aktarır o yüzden düşünmeden hareket etmeyin. Ona sevgi dolu, şefkatli bir aile ortamı sağlayın aynı zamanda koyduğunuz kurallarda tutarlılık gösterin. Krizler ve Tepkiler 2 Yaşında mı Görülür? Krizler ve Tepkiler 2 Yaşında mı Görülür? Bebekler kendi dertlerini anlatamadığından yaşadıkları muhtaçlık döneminde anne ve babalar onlar acıktığında ya da ağladıklarında vb. durumlarda yaptıkları şeyler kriz olarak bile sayılmaz. Ne zamanki bağımsız olmaya başlayan çocuklar 2 yaşa adım attıklarında kendi istekleri doğrultusunda hareket ederlerse krizler çıkabilir. Bu durum her yaşta yaşanabilir. Ama 2 yaş geçiş dönemi olduğundan en şaşırtıcısı bu dönemdir. 2 yaşına geçen çocuklar kendi gelişimleri doğrultusunda hayırı kabul etmezler ve isteklerini gerçekleştirirler. Anne ve babalar bu durum karşısında şaşırabilir ve zorluk yaşayabilir. Hayır kelimesini kabul etmeyen çocuklar için hayır dokunma, elleme, yapma, atma, kalk gibi ifadeler yerine onları daha olumlu bir şekilde yapmasan daha iyi olur elersen kırılabilir gibi anlatımlarla ona doğru olanı aktarabilirsiniz. Böylelikle yapması gerekeni öğrenir. Sonunda doğru olanı yaptığında ona teşekkür edebilirsiniz oda yaptığı davranışın doğruluğuna daha da inanır. Çocuklarda Görülen Özellikler Sonucu Krizlerin Görülmesi Çocukların özellikleri birbirinden farklılık gösterebilir. Kimi çocuklar ısrarcı ve inatçı olur onları istekleri doğrultusunda vazgeçirmek zor olabilir. Kimileri ise kural sevmeyen, sabırsız hemen her isteği olsun isterler. Kriz çıkardıklarında isteklerinin gerçekleşeceklerini düşünürler. Anne ve babalar çocuklarının her isteklerini yerine getirirse ve onlarda hayır demenin ne olduğunu bilmezler ise kriz yönetimi gerçekleştirilemez ve git gide artış gösterir. Bireyler aldıkları kararlarda tutarlılık gösterirse bu süreç daha kolay geçer ve krizler daha az yaşanır. 2 yaş krizi çocuklarınızla beraber kurduğunuz sevgi dolu, şefkatli ve tutarlı bir aile ortamında kolay bir şekilde başarıyla geçilir. Parkta, alış veriş merkezlerinde istediğini yaptırmak için ağlayan ve hatta kendini yerlere atan çocuklara, “Eyvah! İnsanlara rezil olduk!” duygusu ile hareket eden anne babalara hiçbirimiz yabancı değiliz. Hayatta her isteğimiz –en azından- anında olmadığına göre; çocuklarımıza bu önemli gerçeği sağlıklı bir biçimde nasıl anlatabiliriz? Çocuklar, ağlamayı istediklerini elde etme aracı olarak kullanırlar. Çocuklar istedikleri anında olsun isterler ve uzun uzun açıklamaları dinlemek pek de onlara göre değildir. Çünkü isteklerini sorgulayabilme ve erteleyebilme becerisi henüz gelişmemiştir. Konuşma becerisini kazanana kadar ağlamak; olağan bir iletişim biçimi olarak algılanır. Fakat ağlamanın 2 yaş civarında yerini konuşmaya bırakması beklenirken kimi çocuklar bu davranışı sürdürür veya isteklerini yaptırmak için etkili bir silah olarak kullanır, inatlaşma ile ağlamayı harmanlayarak aileyi pes ettirme ve isteklerini elde etme aracı olarak kullanır. Özellikle 2 yaş civarında konuşma, yürüme, tuvalet eğitimi, beslenme gibi becerileri kazanarak kısıtlı da olsa özerklik kazanması ile ağlama ve inatlaşma davranışları kendini gösterme biçimi olarak yaş ve sonrasında hangi yaşta olursa olsun, çocuğun ağlamanın bir iletişim biçimi olamayacağını fark etmesi gerekir. Bunun için çocuk ağlarken aile, “bunu mu istiyorsun?”, “oyun mu oynayalım?”, “bir yerin mi acıdı?”, “oyuncağını mı aldı?’gibi binlerce olası durumdan gerçek olanı tahminler ile bulmaya çalışmak yerine çocuğun kendisini sözel olarak anlatması için destekte bulunmalıdır. Küçük yaşta edinilen alışkanlıklar kalıcı olur 2 yaş civarında ağlayarak ve inatlaşarak isteğini yaptırmak isteyen çocuğun kelime bilgisini desteklemek, 3 -5 yaşında kendisini daha detaylı olarak anlatabilmesi için tüm sözel iletişim becerilerini desteklemek, 5 yaş itibarı ile isteklerini ertelemeyi veya isteğine ulaşabilmek için uygun zamanı beklemeyi öğrenebilmesi için kumbara edinmek, takvim takip etmek gibi etkinlikler yapmak faydalı olacaktır. Okul öncesi dönemde, yaşam temellendirilirken edindirilen bu alışkanlıklar kalıcı olacaktır. Otorite çocuğunuzda değil sizde olmalı! Eğer çocuk okul öncesi dönemde bahsettiğimiz becerileri kazanmamış ise; isteklerini aile ile sürdürdüğü otorite çatışmasında araç olarak kullanmayı deneyebilir. Aileye düşen en büyük ve en zor iş ise; çocuğun yaşı ne olursa olsun, isteklerini yapmanın veya yapmamanın kendi ellerinde, kontrollerinde, otorite göstergesi olarak kullanılmamasıdır. Ayrıca; isteğinin yerine getirilmesi için elinden geleni yapan ve son derece duygusal davranan çocuğa; geçmiş yaşantıları gündeme getirerek “önceki gelişimizde de tutturmuştun!”, tehditkâr “ağlarsan yapmam/almam!”, genelleyici “hep ağlıyorsun!”, “yine tuttu damarın!” veya değişken “olmaz, izin veremem”, bir süre sonra “tamam tamam, haydi git!” , suçlayıcı tavırlar ile yaklaşmamalıdır. Aile; çocuğun talebini değerlendirebilir ve yaşına uygun şekilde nedenleri ile birlikte isteğini gerçekleştirmenin mümkün olup olmadığını açıklayabilir. Bu süreçte önemli olan çevredekilerin bakışı değil, çocuğun geleceğidir. Aile, Çocuk, Ergen, Genç ve Yetişkinler İçin Ücretsiz Psikolojik Danışma, Psiko-Sosyal Terapiler, Zeka ve Kişilik Testleri, Okul, Kreş ve Diğer Kurumlara Yönelik Tüm Hizmetleri Aşağıdaki Linklerden İnceleyebilirsiniz Detaylar İçin 0850 840 84 55 Hakkımızda Daha Çok Bilgi Alın Gönüllü Uzmanlarımız ve Özgeçmişleri Sivil Toplum Farkındalık Çalışmalarımız Çocuk, Ergen ve Gençler İçin Psiko-Sosyal Terapiler Aile, Çift ve Bireysel Psiko-Sosyal Terapiler Mesleki ve Kişisel Gelişim Eğitimlerimiz Kurumsal Gelişim ve Eğitim Hizmetlerimiz Aile, Çocuk ve Öğretmenler İçin Yaratıcı Drama Basında Yer Alan Bazı Haberlerimiz İş Birliği ve Referanslarımız Aile, çocuk, ergen, genç ve diğer yetişkinlere sunulan tüm kişilik ve psikolojik testler, danışmanlık ve terapi hizmetleri, bireysel ve kurumsal gelişim eğitimleri içerikleri bakımından planlı, bilimsel ve etik kurallar çerçevesinde disipline edilerek yapılandırılmıştır. Sunum ve etkinlikler, terapi ve danışmanlıklar alanında uzman akademisyenler, sosyal hizmet uzmanları, psikologlar, pedagoglar ve alanında uzman diğer profesyoneller tarafından yürütülmektedir. Bilgi ve becerisiyle bizi destekleyen akademisyen, sosyal hizmet uzmanı, psikolog, sosyolog, eğitimci, hukukçu ve diğer uzmanlarımız hakkında detaylı bilgi almak için bu linke bakmalısın, belki aramıza katılmak istersin. Mavi Taç bir sivil toplum fikri olup temel yaklaşımı “Gelişmiş Bir Toplum İçin Çocuklara Doğru Bir Adım Daha!” prensibine dayanmaktadır. Sağlıklı, sorun çözme becerisi gelişmiş, farkındalık düzeyi yüksek yetişkinler o derece sağlıklı çocuklar demektir. Bizim için her bakımdan fiziksel, ruhsal ve sosyal sağlıklı çocuklar ise o derece gelişmiş bir tolum anlamı taşımaktadır. Bu temelde öncelikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük tüm kesimlere ücretsiz sivil toplum farkındalık hizmetleri sunmaktayız. Kamu yararına sunulan sivil toplum faaliyetlerinin kuruluş tüzüğü çerçevesinde geniş bir yelpazesi bulunmakta fakat şimdilik sadece Samsun İlimizde hizmet verebilmekteyiz. Ayrıca tüm bu hizmetleri sürdürülebilir kılmak için bazı özel eğitim ve danışmanlık hizmetlerini tüzük çerçevesinde belirlenen şekliyle bağış karşılığında sunma imkanına sahibiz. Diğer tüm ayrıntılar için 0850 840 84 55 veya 0542 362 7 362 nolu telefonlardan bilgi alabilir ayrıca bu linkten konum ve adres bilgilerine göz atabilir belki bizi ziyaret etmek isteyebilirsin. Kişisel ve kurumsal gelişim programlarımız psikososyal grup çalışması temelinde yürütülmekte olup programlarda drama, rol-play, ısınma oyunları, interaktif uygulamalar, beyin fırtınası, takım çalışması ve en güncel yöntemlerle desteklenmektedir. Önceki eğitim programlarımızdan bazı örnekler görmek için buraya, hakkımızda çıkan haberlere bakmak için bu sayfaya tıklayın. Son olarak sosyal medya hesaplaımızı takip etmeyi unutmayın. Hesap Adı Mavi Toplum Aile ve Çocuk Derneği IBAN NO TR16 0001 5001 5800 7302 8484 51 Güncelleme Tarihi Temmuz 08, 2020 1826Oluşturulma Tarihi Şubat 26, 2019 1700Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Memnune Aladağ, sık ağlayan çocuklara doğru yaklaşım konusunda önemli bilgiler küçük çocuklarda uzun süren ve sık görülen ağlama krizleri, onun yaramazlığına değil çeşitli hastalıklarla karşı karşıya kaldığına işaret edebilir. Sürekli ağlayan çocuklarda altta yatan bir hastalığın olup olmadığı mutlaka belirlenmeli, kişisel çareler aramak yerine ilk olarak mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzmanı Dr. Memnune Aladağ, sık ağlayan çocuklara doğru yaklaşım konusunda önemli bilgiler Ingimage2/5Çocuğunuz nefesi kesilene kadar ağlıyorsa...Çocukların nefesleri kesilinceye kadar ağlamaları, çoğu annenin büyük bir telaş ve merakla karşıladıkları bir durumdur. Oysa çocuğun aç olması, altının ıslak olması, sevgi ve ilgi gereksinimi duyması ve ağrı hissediyor olması gibi tüm duygu ve ihtiyaçlar bebekler ve küçük çocuklar tarafından ağlama yolu ile ifade edilir. Ancak çocuklarda ciddi rahatsızlıklar da onların hiç durmadan ağlamalarına neden olabilir. Nedenin belirlenerek doğru tedavi uygulanması için doktorun önerileri dışına çıkılmamalı, düzenli takipler aksatılmamalıdır. 3/5İlk hafta daha sık emzirmek ağlamasını azaltabilirAğlama krizlerinin nedenleri çocuğun yaşına göre değişiklik gösterir. İlk bir haftada bebekler kriz şeklinde ağlıyor ise bu durumun sebebi açlık olabilir. Bu dönemde genellikle gazı var zannedilir ve sürekli gaz çıkarma için masajlar uygulanır. Halbuki anne sütü ilk 3 gün az üretildiği için bebek çoğunlukla açlıktan ya da annesini istediği için ağlar. Sık sık emzirmek hem süt üretimini artırır hem de huzursuz olan bebeğin ağlama krizinin sonlanmasını sağlar. Bazen bebekler aç olmasa da ağlar ve annesinin kucağına gittiğinde susarlar. Anne karnında alışmış olduğu ve ona kendini güvende hissettiren anne kokusu onlara huzur verir. Her zaman olduğu gibi bu dönemde bebeğiniz ağladığında onu kucağınıza alıp emzirmeniz, onunla sakin bir ses tonu ile sevgi dolu konuşmanız kesinlikle işe ağlayan bebek kolik olabilirİlk üç ay ağlama krizlerinin en önemli nedeni, gaz sancısıdır. Her üç bebekten birinde görülen haftada üç gün, üç saatten fazla süren ağlama olarak tarif edilen kolik sancısı, fizyolojik bir durumdur ve çoğunlukla 3. ya da 4. ayda kendiliğinden sonlanır. Koliğin nedeni bilinmediğinden tedavisi de yoktur, ilaçlar bu sancıları sonlandırmaz. Ebeveynlerin sakin olması, bebeğin termal konforunun sağlanması gerekir. Bebeğe düzenli kolik masajı yapılması, gaz yapan besinlerden annenin uzak durmasının sağlanması, karnına ılık havlu koyulması bebeği rahatlatır. Gevşek bir battaniye ile kalça eklemi rahat hareket edecek şekilde sarıp sarmalanması, baş ve boyun desteklenerek küçük ritmik hareketlerle bebeği sarsmadan sallanması işe yarayan diğer davranışlardır. Bebek ağrısından dolayı anneyi sık emmek ister, çok emzirmenin sakıncası yoktur, elini veya emziği de emebilir, bunlar da bebeği rahatlatır. 5/5Çocuğunuzu isteklerini konuşarak anlatması için cesaretlendirin0-2 yaş döneminde ağlamasına hemen ilgi gösterilmesi ve yanına gidilmesi gerekir. Bu davranış kalıcı güven duygusunun gelişmesine alt yapı sağlar. 2 yaştan sonra ise her ağladığında istediklerini yapmak yerine, bu davranışı sonlandırdığında yanına gidip ilgilenilmeli, istediğini ağlayarak değil, konuşarak anlatması için çocuk cesaretlendirilmelidir. Sürekli ağlayan çocukların altta yatan bir hastalığının olup olmadığının belirlenmesi için mutlaka çocuk doktoruna başvurulmalı, gerekli muayene ve tetkikleri yapılmalıdır.

2 5 yaş ağlama krizleri