RT@Soori59464403: Seni yalancı, hain kadın seni! diye bağırmış. #ankaratravesti Söyle bakalım, kırk katır mı istersin, yoksa kırk satır mı? Kırkkatır mı kırk satır mı dayatmasını reddedelim! Devrimci sınıf siyasetinde birleşelim! Cumhur ittifakı giderek güçten düşmekte, istibdad rejimi içinden çatırdamakta iken sermayenin geniş kesimleri bu rejimle birlikte kapitalist sömürü düzeninin de tehlikeye girmesinden korkmaktadır. Millet İttifakı’nın Kırk katır mı kırk satır mı’ derler ya, öyle bir noktada” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Saadet Partisi (SP) Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyareti sonrası başlayan ittifak tartışmaları ve gündemdeki Dışdenge sorunu var. 40 satır 40 katır olayıyla karşı karşıyayız.” ifadelerini kulandı. Kur kopuyor, enflasyon oluyor, işsizlikle mücadele edeceğim desen enflasyon kopuyor. Artık altın çağa dönmek yok. 2022’de Türkiye’nin dış açığını finanse etmesi mümkün olacak mı? Rezervi de yediler” ifadelerini kullandı. Yenibir klavye alacağım. Ortalama 300 TL bütçem var, James Donkey 619 ile Motospeed CK108 arasında gidip geliyorum. Sizce hangisi? cash. Şuanda 4 ziyaretçi çevrimiçi 4 ziyaretçi, 0 üyeBugünkü Maksimum Ziyaretçi Sayısı 9 de 0728 am UTCBu ay 24 de 08-05-2022 0516 am UTCBu yıl 261 de 04-11-2022 0607 am UTCTüm zamanlar 261 de 04-11-2022 0607 am UTC Ana Sayfa Ekonomi Türkiye ekonomisi uzun süredir devam eden birçok çok problemle karşı karşıya. Malesef ki bu problemler de öyle pek kolay çözüleceğe benzemiyor. Her defasında ise kırk katır mı kırk satır mı misalinde ki gibi iki kötüden birini seçmek zorunda kalıyor Ya büyüme ya enflasyon ya işsizlik ya kur ya faiz gibi sürekli bir tercih yapmak durumunda. Kırk katır mı kırk satır mı? deyişini bilmeyen yoktur. Türkiye’de sürekli bu hikayedeki gibi bir tercih yapmak zorunda kalıyor. Ekonomi bilindiği üzere sosyal bilimler içinde fen bilimlerine en yakın bilim dalı olma özelliği taşıyan bilim dalı. Her ne kadar uğraş alanı insan davranışları ve subjektif öğeler içerse de nihayetinde ortaya çıkan teoriler ve uygulama örnekleri genel bir durumu ifade etmekte. Ekonomi bilim dalı olarak ortaya çıktığı 1700’lü yılların sonundan itibaren oldukça büyük gelişim gösterdi. Değişen üretim mekanizmaları ve tüketim kalıpları yeni teorilerin ve kuramların ortaya çıkmasına ortam hazırladı. Birçok şey değişime uğradı ancak bilimsel yaklaşım ve bilimsel düşünce methodu değişmedi hep aynı kaldı. Kırk katır mı kırk satır mı? 1 Ekonomi biliminin en fazla bilinen kavramlarından biri ise şüphesiz Fırsat Maliyeti . Kısaca tanımlamak gerekirse fırsat maliyeti aslında maliyetin sadece açık maliyetler olmadığını örtük maliyetlerinde dikkate alınması gerektiğini ifade eden bir kavram olarak ön plana çıkıyor. Örneğin zaman bütçe kısıtı altında bir firma mevcut bir yatırım kararı alırken kullandığı kaynak onun açık maliyetlerini oluştururken o yatırımı yaparak vazgeçtiği diğer alternatifler örtük maliyetleri oluşturur. Yani fırsat maliyeti A ve B gibi iki tercihten birini seçtiğimizde vazgeçtiğimiz şey fırsat maliyetini oluşturuyor. Konuyu Türkiye ekonomisi perspektifinden incelersek yıllardır süregelen sorunlar sürekli başka bir şekilde karşımıza çıkıyor. Enflasyon – faiz denklemi Büyüme – enflasyon denklemi Büyüme – İşsizlik denklemi vb. Nasıl ki bir hastalığı tedavi etmenin ilk adımı doğru teşhis ve ardından doğru tedavi methodu uygulamaksa ekonomi de de bir problemi ortadan kaldırmanın en kestirme yolu sorunun kaynağını doğru teşhis etmektir. Söz gelimi eğer siz riskleri ve mevcut problemleri görmezden gelip FAİZ SEBEP ENFLASYON SONUÇTUR gibi bir önermeye gidip enflasyonun sebebi olarak faizleri görürseniz teşhisi yanlış koymuş olursunuz. Risk ne kadar yüksekse belirsizlik ne kadar fazlaysa ve piyasa ne kadar aksak çalışırsa faizler o kadar yüksek olur. Faizi sebep olarak görüp enflasyonun düşüreceği düşüncesiyle tüm piyasa gerçeklerine aykırı bir şekilde düşürürseniz sonuç olarak enflasyonla mücadele etmediğiniz gibi bir de gül gibi döviz kuru probleminiz olmuş olur. Kırk katır mı kırk satır mı? 2 Tıpkı yanlış ilaç tedavisinin yan etki olarak başka problemlere yol açması gibi yanlış uygulanan para politikası da piyasanın tüm dinamiklerini yerle bir edip vücudun bağışıklık sisteminin çökmesine benzer biçimde piyasa mekanizmasının derinden sarsılmasına yol açar. Önce şuna bir karar vermekte fayda var. GERÇEKTEN SERBEST PİYASA EKONOMİSİ mi uygulamak istiyoruz. Eğer ki bu sorunun cevabı evet ise uygulanan politikaların bu minvalde piyasa gerçeklerine uygun bir nitelik taşıması gerekiyor. Aksi takdirde ortaya çıkan durum herkesin görüp bizzat yaşadığı gibi acı bir reçeteden başka bir hal almıyor. Enflasyon küresel olarak yüksek evet riskler var evet savaş ortamı var evet ancak savaştaki bir Ukrayna’dan bile 4 kat yüksek enflasyon oranına sahip olmak bir yönetim ve politika başarısızlığından başka bir şey değildir. Ve ne yazıktır ki bu durum sürekli bir biçimde KIRK SATIR MI KIRK KATIR MI çıkmazına düşülmesine yol açacaktır. Kırk katır mı kırk satır mı Kırk katır mı kırk satır mı Kırk katır mı kırk satır mı Kırk katır mı kırk satır mı Borsa ve kripto haberlerine ilk siz ulaşmak için sitemize abone olmayı ve bildirimleri aktife almayı unutmayınız. Twitterdan takip ederek ve Telegram grubumuza katılarak da piyasa haberlerine ilk siz ulaşabilirsiniz. Öncü haberciliğin adresi Borsametre… Post Views 285 Benzer Yazılar Kira davalarına arabulucu şartı Kira ihtilaflarıyla ilgili açılan davalara arabulucu şartı getiriliyor. Taraflar, dava açmadan önce arabulucuya gidecek, burada… Bu Makaleyi Sesli Okuyabilirsiniz ABD, yine karanlık işler ile uğraşıp, vekaletle savaştıracak ülkeler arıyor. Türkiye’nin ABD’yle “Al papazı ve papazı” restleşmesiyle iyice gerilen ve pamuk ipliğine bağlı olan ilişkileri S-400 savunmasına takılınca sahte müttefik, ekonomik ve siyasi saldırılarını sürdürdü. Kini ve öfkesi dinmeyen, O dönemde para birimimizle oynayan ABD, şimdilerde de Türkiye’yi TB-2’lerle tuzaklamaya çalışıyor. Türkiye’yi ekonomik açıdan bitirmeyi hedefliyor. Aman dikkat!. Acizane bendeniz ABD’nin hileli dostluğunu yıldırıma benzetiyorum. Nasıl ki yıldırımın yani şimşeğin çakılmasıyla oluşan ışık ile yol yürümeye imkân yoksa, ABD’nin dostluğuyla yol yürümeye, ipiyle kuyuya inmenin de hiç mümkünatı yoktur. Artık biliyoruz ki aldananlar, aldanmaktan zevk aldıkları için hileyi ortaya çıkaramıyordu. Ama şimdi devir değişti. Artık aldatılan ve uyanmamak üzere uyutulan dev uyandı. Dev gördü ki dost görünümlü müttefikin en büyük hilesi, dost görünüp de karanlıkta düşmanca oyunlar kurgulamakmış!.. Ukrayna’ya da dost görünen ABD ve İngilizler, Ukrayna ile Rusya’yı kapıştırarak 10 yıl sürecek bir vekalet savaşının fitilini ateşlemekten zevk alıyorlar. Biz bunların oyununu çok iyi bildiğimiz için son hamlelerinin de ne olacağını çok iyi anlıyoruz. Rusya ile direk savaşmaya kıçı yemeyen ABD ile İngiltere, batıda vesayetçi olarak acemi Zelensky üzerinden masum Ukrayna halkını kurban seçtiler. Doğu’da ise, Çin ile Tayvan’ı kapıştırmanın derdindeler. Oyun alanını genişletmek isteyen ABD ile İngiltere, direk savaşmayarak kendilerine vesayetçi savaşçı ülkeler arıyor aslında. Çünkü bu savaş gerçek anlamda Ukraynalıların savaşı değil. Bu savaş gerçek anlamda ABD ile Rusya’nın, ABD ile Çin’in ekonomik savaşıdır. Sömürgeci ve kapitalist ABD, kullanabildiği kadar çaylak liderlerle vesayet savaşlarını başlatmıştır. Batı’da Rusya’yı düşman gösterip, Ukrayna ile kapıştıran, doğu da ise Tayvan ile Çin’i horoz dövüşüne tutuşturan ABD, önünde engel bırakmamak adına dünyanın sahibi olmayı hedeflemiştir. ABD’nin bu eyleminde muvaffak olup olmaması, zalime karşı yekvücut olmak isteyen dünya devletlerinin cesur liderlerinin ortak tavrına bağlıdır. ABD, kendine bağlı algı medya kanallarının ortak eylemleri sayesinde Türkiye’yi de bir bataklığa daha çekmek için Türk TB-2’nin Rusya’nın filosunu imha ettiği yayınları servis ederek, Türkiye-Rusya dostluğunu düşmanlığa çevirmeye çalışıyor. Ukrayna ordusu da boş durmayarak, Rus tanklarının havadan imha görüntülerini yayınlamaya devam ediyor. Son günlerde artan havadan keşif görüntüleri ise Ukrayna’nın TB-2’lerde mühimmat sıkıntısı çektiği algısını oluşturuyor. Ukrayna-Rusya krizinde Türkiye’nin denge politikası takip ederek tarafsızlığını korumasını hazmedemeyen ABD, Bayraktar şirketinin de tarafsızlık politikası çerçevesinde savaş başladığı günden bu yana Ukrayna’ya mühimmat da dahil yeni sevkiyat yapmadığını iyi bildiği için yeni oyun ve kurnazlıklar peşinde. Oysa ABD şunu bilmiyor! Her kurnazlık, her hile günün birinde ortaya çıkar ve sahibine zarar verir. ABD’nin bu kurnazlıklarını Orta Doğu’da çok iyi gördük. Bize dost görünen ABD, her gün ulusal bütünlüğümüzü tehdit eden teröristlerle iş tutarak silah ve mühimmat desteğini aleni olarak sürdürmektedir. ABD, bu hareketiyle doğru iş yaptığını sanıyor. Bilmiyor ki, şeytanın yaptığı en müthiş hile; dünyayı asla var olmadığına inandırmaktır. ABD de şimdi bunu yapıyor. Yani var olmadığına inandığı Dünya’nın en büyük düşmanı Rusya diyerek algı oluşturmaya çalıştı. Putin de bu oyuna sazan gibi takılıp, Rus halkının geleceğini kararttı. Nasıl ki, zehirden şifa beklenmez ise, dost görünümlü kahpeden de vefa beklenmez. Çünkü sahte dostun; methiyesi sahte, planları kahpecedir. Bu sahte dostlara bir çift sözümüz var hayatınız plan, alayınız yalan! Ey Türk’e dost görünümlü kahpeler! Şunu iyi bilin ki, Türk’ü öldürmeyen acı, Türk’e güç verir. Türk kahpe bir müttefik ile yol yürümektense, mert bir düşman ile savaşmayı tercih eder. Yine Türk bilir ki, her dostuz ve müttefikiz diyen dostun ne sahtesi, ne kahvesi, ne de kahpesi bitmez. Öyleyse 40 hatır kahveye, 40 satır ise, sahte dost görünümlü kahpeye yarasın! AYDINLANMA EMRE KONGAR TÜRKİYE "KIRK KATIR MI KIRK SATIR MI?" TUZAĞINA DÜŞMEMELİDİR. Ünlü masalı bilirsiniz Sultan büyük bir suç işlemiş olarak karşısına getirilen kişiye sormuş "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" Kırk satır ile idam edileceğini düşünen ve seçenek olarak kendisine kırk katır sunulduğunu sanan adam "Kırk katır!" demiş. Bedeninin her bir parçası bir katıra bağlanan adam, ayrı yönlere giden katırların kırbaçlanmasıyla büyük acılar içinde parça parça olarak ölmüş. * * * Bush Yönetimi'nin Ortadoğu'da, İsrail ile birlikte giriştiği geniş harekat, radikal siyasal İslam'ı bir direniş çerçevesinde örgütledi. Amerikan ve İsrail saldırılarına karşı, şeriatçı yönetim biçimlerini benimsemiş olan İslamcı örgütlerin direnişi ortaya çıktı. Bir çok kişi Ortadoğu'daki bu savaşı "Emperyalizm mi Şeriat mı" biçiminde ifade etmek eğiliminde. * * * Tabii çelişki bu biçimde ifade edilince, İslam Şeriatçılarının kendi aralarında ortaya çıkan ve Irak'ta oluk oluk kan dökülmesine yol açan Sünni-Şii çatışması gölgeleniyor. Hem Amerika'daki hem İsrail'deki hem de İslam Dünyası'ndaki aşırı dincilerin, yani hem Hıristiyan, hem Musevi hem de Müslüman köktendincilerin kendi varlıklarını ve tezlerini güçlendirdiği için körükledikleri bu ifade biçimi aslında sadece, Irak'ta hergün onlarca kişinin katledilmesine yol açan Sünni-Şii çatışmasını değil pek çok başka gerçeği de gizlemekte kullanılıyor Örneğin Amerikan yayılmacılığının, dünya stratejisi ve Ortadoğu petrolleri açısından izlediği saldırgan politikayı, din savaşları ekseninde ört bas etmeye yarıyor. Örneğin Bush Yönetimi'nin ABD'deki iç politikada izlediği aşırı muhafazakar ve hatta dinci çizgiyi bile, "İslamcı faşistlerin saldırısı altındayız" sloganıyla gizlemeye hizmet ediyor. Örneğin İsrail'in güttüğü aşırı saldırgan politikayı, İslamcı faşistlerin saldırısı var gerekçesiyle haklı göstermeye yarıyor. Örneğin, direnişçi İslamcı güçlerin, başta kadın hakları olmak kaydıyla, tüm insan haklarına karşı bir biçimde, toplum yaşamında koyu bir İslam şeriatı uygulamasına başladıklarını gözlerden gizliyor. Afganistan'da Sovyetleri yenen Taliban'ın kurduğu koyu Şeriatçı düzeni anımsayalım. * * * Türkiye'nin bugün iki önemli ulusal sorunu var Biri sınırlarını ve güvenliğini tehdit eden etnik bölücülük. Öteki rejimini ve yaşam biçimini tehdit eden şeriatçılık. Türkiye bütün dünya sorunlarına ve Ortadoğu sorununa da bu iki önemli tehdit açısından bakmak zorunda. Ortadoğu'daki savaş ne yazık ki bu iki büyük tehlike açısından da Türkiye'nin sorunlarına sorun katıyor Irak'taki Amerikan işgali, Türkiye'deki etnik bölücü terörün siyasal ve lojistik desteğini arttırmış görünüyor. Amerikan işgaline karşı direnenlerin şeriatçı uygulamaları ve özellikle Sünni-Şii çatışması ise Türkiye'nin laik ve demokratik düzenine karşı olan tehditleri arttırıyor. Dolayısıyla Ortadoğu'daki çelişkinin, savaşan karşıt güçler tarafından "Emperyalizm mi Şeriat mı" biçiminde formüle edilmeye çalışılması, Türkiye açısından "Kırk katır mı istersin kırk satır mı?" sorusuna dönüşüyor. * * * Sorunun çarpıtılmasının temelinde, Amerikalıların "Uygarlıklar Çatışması" adı altında pompaladığı "Dinler Savaşı" kavramı yatmakta. Huntington'un kuramlarını ve Danimarka'dan başlayan karikatür krizini anımsayalım. Şeriatçılar da, işlerine geldiği için, bu çarpıtmayı pekiştiriyor. Dünyayı yeniden Ortaçağ'a geriletecek olan böyle bir kavramlaştırma, herkesten önce Türkiye'yi zarara uğratacaktır. "Kırk Katır Mı? Yoksa Kırk Satır Mı?" adlı bu kitap, Ali Avcu'nun daha evvel yazılı ve dijital medyada yayımlanmış makalelerinden derlenmiştir. Avcu kitabında, tarihe ve topluma karşı işlenen suçlardan, kente ve doğaya karşı girişilen talana kadar bir gazetecinin sessiz kalmaması gereken pek çok olay hakkında yazdığı yazıları bir araya getirmiştir. Bunu yaparken de sadece mevcut iktidarın yanlışlarını değil, muhalefetin eksiklerini ve hatalarını dile getirmekten de kaçınmamıştır. "Tribüne oynamak" veya "mahalleye yaranmak" gibi, bir gazetecinin düşebileceği tuzaklara düşmeden, siyaset gündeminden ülke gündemine kadar pek çok konuyu gazeteci tarafsızlığıyla dile getirmiştir. Kitabı bitirdiğinize, bir gazetecinin mesleğini yapmak için çok farklı iktidar ve güç odaklarını karşısına almak zorunda olduğunu göreceksiniz.

40 katır mı 40 satır mı