Bu blog sitesine yer verilen İslâmî bilgilerden, maalesef yanlış olarak bilgilenmiş insanların doğru bir şekilde bilgilenmeleri ve belirli bir zaman öncesinden beri ortaya çıkmış yanlış fikirlerin revaç bulmalarını sağlamak isteyen insanlara karşı Ehl-i Sünnet kaynakları doğrultusunda deliller sunularak reddiyede bulunmak suretiyle İslâmî hakikatlerin ortaya
cash. İbrahim Tenekeci Gazete Yazarı Abone Ol 07 Eki 2015, Çarşamba Her insan, ne yaptığını ve yapmadığını iyi bilir. Allah da bilir. Nihayetinde, iki şeyden kaçamayız Kendimizden ve kadar yıllık yürüyüşün sonunda, geldiğimiz yer burasıdır Sadece inançlı olmak yetmiyor, inandırıcı da olmak zorundayız. Kısaca İtimat ehli. Makâlât'ta geçer 'Dünyada yaratılmış her nesneye güven vermek…” Aynı eserde şu da sorulur “Bir kimse şeker tatmamış olsa, adını bilmekle tadını ne bilir?”İnsan zor zamanlardan oluşur. İşte o zorlukların üzerimizde hakkı ve hatırı vardır. En tatsız olay bile, sonunda aziz bir hatıraya dönüşür. Üstünden yıllar geçer ve neşeyle da anlamış bulunuyorum Asıl mesele, bir davaya sahip olmak değil, bir davaya ait olmaktır. Hayır, kelime oyunu yapmıyorum. Biri evsahibi, diğeri misafir gibi davranır. Tam da burada şunu hatırlatalım Kiraz deyince aklımıza öncelikle ağaç mı geliyor, meyve mi? Evsahibi gibi davrananlar için de şöyle diyelim Hak iddia ediyorlar ve başkalarını çok kolay mesele, vefa yokuşunu hiç şikâyet etmeden çıkmaktır. Sırtımızda ne olursa olsun. Bize iyiliği dokunanlara vefa, millete vefa, memlekete vefa, mukaddesata minnet ağır bir yüktür, herkes taşıyamaz. Taşıyanı severiz, taşıyamayanı anlayışla naklettiğimiz sorunun devamını da buraya alalım “Gözleri görmeyen insana 'gör' demek ne fayda sağlar?”***Atalarımız, 'bin bilsen de bir bilene danış' demişler. Milyonlarca bir bilenin olduğu günlerden tekrarlanan bir söz 'İlk taşı günahsız olan atsın.' Biraz değiştirelim 'İlk sözü günahı olmayan söylesin.' Herhalde uzun bir sessizlik gerçek 'Akıl akıldan üstündür.' Buradan devam edersek Kalp kalpten demişken. Mehmet Akif'in tavrı, İsmet Özel'in kavgası, Sezai Karakoç'un mücadelesi, Cahit Zarifoğlu'nun samimiyeti, Necip Fazıl'ın ısrarı, Nuri Pakdil'in çabası, Nurettin Topçu'nun ahlâkı, Hasan Aycın'ın duruşu… Bütün bunların bize anlattığı / söylediği nedir? Hakikatli bir emekten, halis niyetten ve salih amelden doğan bereket olabilir mi? İşte bu bereketin neresindeyiz? Neresindeyim?***Yunus Emre, “Halkı bostan edinmiştir / Dilediğin üzer ölüm” der. Durumumuz tam olarak budur. Emperyalist güçler, İslâm dünyasını bostan gibi görmekte, diledikleri yeri bombalamakta, işgal etmekte ve istedikleri kimseyi öldürmektedirler. Direnenleri ise hemen terörist ilan ediyorlar. Yanısıra, Türkiye'nin terörle imtihanı olurken bizler ne yapıyoruz?Belki de yürüyen merdivenlerde durup düşünmeye çalışıyoruz. Böyle bir şey mümkün mü?“Rusya'nın Suriye'de ne işi var” diye soruyoruz. Aynı soruyu Amerika için sorduk mu? Birincisini kabul edenin ikincisine itiraz etmeye hakkı var mıdır? Tek millet olan neydi, kimdi?Evet, ne yapıyoruz? Birbirimizi üzmekle, yormakla, yıpratmakla, yıkmakla meşgul oluyoruz. Zaten düşmanın da yapmaya çalıştığı şey bu değil mi? Bir de yasal uyarı İnsanların kusurlarını bulmak için iz sürmek, kimseyi iyi bir yere ve kurumsal reklâm peşindeyiz. İnegöl ilçemizde İshak Paşa Camii'nin 1465 avlusundaki şadırvanın üzerinde şu yazıyor “Hakkın lütfu, halkın yardımı, Abdullah'ın emeğiyle oldu bu şadırvan.” Abdullah, Allah'ın kulu demek. Hak ve halk yani. Benlik bunun neresinde? Son yıllarda ise küçüğünden en büyüğüne kadar dillerde hep aynı kelime bir parçası olarak, artık eserler değil, maketler üretiliyor. Mutlaka onlardan birkaç tanesini görmüşsünüzdür. Çeşme, saat kulesi, giriş kapısı vs. Bazı iddialarımız da işte bu maketlere benziyor. İçine girmiyoruz ki sözün kısası Halis niyet, salih amel ve hayırlı emek bahsini, samimi bir şekilde yeniden düşünmemiz gerekiyor. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunundaki amaçlar ile sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerezler kullanılmaktadır. Detaylı bilgi için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
warning Creating default object from empty value in /home/zehirli/domains/ on line 33. İlimsiz iyi niyetin zararı amel gösteriş günah halis niyet hayırlı amel ilim ilimsiz amel iyi niyet kötü niyet niyet riya sevap taat Dinimizde niyetin önemi büyüktür. Kötü niyet için günah, iyi niyet için sevap vardır. İyi bir iş yapmaya niyet edip, fakat onu yapamasa, yine sevap alır. Hadis-i şerifte Müminin niyeti işinden hayırlıdır buyuruluyor. Mubah iyi niyetle yapılırsa taat olur; sevap verilir. Kötü niyetle yapılırsa günah olur. Üç misal 1- Yiyip içmek mubahtır. Yiyip içerken, Allahın emirlerini yapıp yasak ettiklerinden kaçmak için kuvvet kazanmaya niyet edilirse; taat olur, sevap olur. Günah işlemeye kuvvet kazanmak için yenirse, günah olur. 2- Uyumak mubahtır. İbadetleri rahat yapmak niyetiyle uyumak sevap olur. Bir haramı işlemek niyeti ile yatan, günah işlemiş olur. Hiçbir şey düşünmeden gafletle yatan, sevap kazanamaz. Devamını oku Sponsorlu bağlantılar Anket
Sayfa İçeriği Niyet İle İlgili Sözler Kısa, Niyet İle İlgili Güzel Sözler, Niyet İle İlgili Özlü Sözler, İyi Niyetle İlgili Hadisler, İyi Niyet Sözleri, İyi Niyet Mesajları Her anlamlı ve damar sözlerin yer aldığı bu güzel sözler sitesinde iyi niyet ile ilgili sözler hazır ettik. Bu güzel sözler sayfasında yer alan bu iyi niyet sözlerini kısa mesajla gönder ya da sosyal medyada paylaş tercih senin ne yapmak istersen onu yap. İYİ NİYETLE İLGİLİ GÜZEL SÖZLER Manşet Aşk ile yola çıkmak ise niyetin, bela ile imtihan edilirsin. “Zül’celal ve’l ikram”. Önce kahır, sonra ikram… Niyet, kalbe istikameti çizer! Niyet kişiliğin özüdür. Eyyüp Sabri Osmanoğlu Sadece iyi niyet kini yok eder. Buddha Niyetin ağacın üstüne çıkmaksa hedefin yıldızlar olmalı. Sevilmek için sevmekse niyetin, kalsın hiç sevme! Bu devirde en çok Azrail’e güveneceksin en azından niyeti, belli. Niyeti kötü olanın attığı ok kendine döner. Hz. Ali Daima iyi niyeti sahibi olunuz. Çünkü niyete riya karışmaz. İkrime İyi niyet; isteklerin gerçekleşmesine sebeptir. Hz. Ali Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir. İyi niyet karakteri gerçekleştirir. Eyyüp Sabri Osmanoğlu Hayatımıza değer katan üç temel kavram Bakış açısı, niyet ve samimiyet. Her işte hayır isteyenler insanlara iyi niyet beslesinler. İmam Şafii Ey yar! Ömür boyu seni sevmeye niyetliyim desem, Allah kabul etsin der misin? Niyeti güzel olmayanın, icraati zikzak çizer. Eyyüp Sabri Osmanoğlu Niyetlerimizle uyuşmayan isteklerimiz kabul edilmeyecektir. Muhammed Bozdağ İyi niyet ameli düzeltir, sıfata güzellik getirir. Eyyüp Sabri Osmanoğlu Kötü biri olduğumu söyleyenlerin hepsi sahip olduğum iyi niyetlerimin katilleriydi. İsraf etmeyin; yaşamı, zamanı, sevgiyi, saygıyı! Ve en çok da iyi niyeti. Niyetin iyi ise, korkma! Sen gittiğin her yere ışığını ve bereketini birlikte götürürsün. Kaybedeceksek, iyi niyetimizden kaybedelim. Varsın insanlık ölmesin. En küçük işimizde bile niyetimizin ne olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Semih Yaşar Gayretten çok, niyet önemli. Niyeti Allah rızası olanın, gayreti boşa gitmez. Kalbin kesin kararına niyet denir. Niyet, samimiyettir. Samimiyet, bitin hayırların anahtarıdır. Ebedi olan cennet, dünyadaki bir kaç günlük amelin değil halis niyetlerin karşılığıdır. Bilin ki büyük hayatlara niyet edenler büyük günahların kefaretini göze almalı. Ece Temelkuran Niyeti kötü olan insandan değil, niyetinin kötü olduğunu gizleyen insandan kork. Mevlana Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır. Hz. Muhammed İyi niyetini kaybetmene gerek yok. Değerini bilmeyen insanları kaybetsen yeter. Arda Erel Başarımızı, eylemlerimizin mükemmelliği değil, niyetlerimizin yüksekliği belirleyecektir. Muhammed Bozdağ Gücünüzü aşan niyetler geliştirirseniz dışarıdaki güçler etki alanınıza girecektir. Muhammed Bozdağ Bir iyilik yapmaya niyet etmişseniz tüm insanları hedefleyin; yaptıklarınız, elden ele, dilden dile dolaşacaktır. Muhammed Bozdağ Nice küçük amel vardır ki niyet onu büyük yapar nice büyük amel vardır ki niyet onu küçük yapar. Abdullah ibn-i Mübarek Her eylem bir tohumdur onun programını suretindeki ihtişamında değil, özündeki niyetinde arayacaksınız. Muhammed Bozdağ Sapkın eski niyetler bile kutsal kitaptan çalınırken ben en çok şeytanı oynarken aziz gibi görünürüm. William Shakespeare Benim öncelikle iyi niyetli insanlara ihtiyacım var. İşi bilmeyene iş öğretebilirim ama iyi niyetli olmayanın niyetini değiştiremem. Hakan Mengüç Yıldızlara varmak konusunda hiçbir hayalleri ve hiçbir niyetleri olmayanlar için yıldızlar şu anda oldukları yerden çok daha uzaktadırlar! İyi niyetlerinden dolayı sürekli kaybeden insanlar eğer kötü olamıyorlarsa onlar bu onların zayıflıklarından değil kişilikli kalmayı tercih etmelerindendir. Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim. Albert Einstein Cennetliklerin Cennete Cehennemliklerin de Cehenneme girmeleri kendi amelleri sebebi iledir. Fakat onların orada ebedi kalmaları, niyetleri yüzündendir. Hasan-ı Basri Nereye baktığınız o kadar önemli değil oraya nasıl baktığınız önemli. Çünkü hayat niyete göre şekillenir. Ve baktığınız yerde olanı değil, görmek istediğinizi görürsünüz. Bilmem, tanrım, beni yaratırken neydi niyetin, bana cenneti mi, cehennemi mi nasip ettin; bir kadeh, bir güzel, bir çalgı bir de yeşil çimen bunlar benim olsun, veresiye cennet de senin. Ömer Hayyam
İslamiyet, her amelde, her iş ve eylemde niyeti, niyette de samimiyeti esas alır. İslâm’da ameller, samimi niyetlere göre değerlendirilir. Bir işe, faaliyete veya amele başlarken, niyetiniz halis ve güzel ise, iş ve ameliniz ona göre şekillenir; kötü ise yine ona göre şekillenir ve değerlendirilir. Peygamberimizin s yukarıdaki hadis-i şerifi, halis niyetin her işte belirleyiciliğini ortaya koyar. İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel, EbûDâvûd, Tirmizî, Dârekutnî gibi büyük âlimler, bu hadis ile İslam’ın üçte birini anlamanın mümkün olduğunu, yine İmam Şâfiî’nin; fıkhın yetmiş konusunun bu hadis-i şerifle bağlantılı olduğu, bu sebeple de onu din ilminin yarısı saymak gerektiğini söylediği nakledilir. İmâmBuhârî ise, kitap yazanlara bir nasihatte bulunarak, eserlerine bu hadisle başlamalarını tavsiye etmiştir. Biz de öyle yaptık… İslâm hukukunun temel kurallarından olan; "Bir işten maksat ne ise hüküm ona göredir" Madde 2, "Ukûd’da itibar makâsıd ve meânîyedir, elfâz ve mebâniye değildir" Madde 3 şeklindeki Mecelle kaideleri de, “Ameller niyetlere göredir” hadisine dayanır. Peki, niyet nedir? Niyet kastetmek, karar vermek, kalbin bir şeye yönelmesi, ne yaptığını bilerek yapmak anlamına gelir. Kişinin kalpteki tercihidir. Niyet her şeyin özü ve başıdır; amellerin ruhudur. Doğan Cüceloğlu’na göre “Bir insanın niyeti, o kişinin içinde bulunduğu ortamı nasıl algılayacağını, o ortamda bilincini nasıl organize edeceğini belirleyen en önemli etkendir.” İslâm’da ameller niyete göre değer kazanır; bir işi yapmaya kalbin karar vermesi ise halis niyettir. Niyet, ancak sahibinin açıklaması veya onu eyleme dökmesiyle belli olur. Bir iş ya kalble, ya dille veya diğer organlarla yapılır. Kalble yapılan işler, niyet ve düşüncelerdir. Dille yapılanlar konuşmalardır. Organlarla yapılan işler de fiil ve davranışlardır. Sözler ve davranışlar çoğu zaman niyete bağlı olduğu için, iyi niyet bazan başlı başına bir ibadet olur. Ameller yani yapılan işler niyete göre değer kazanır sözü, çoğu zaman organlarımızla yaptığımız işleri kapsar. Yoldaki bir taşı, insanlara zarar vermesin düşüncesiyle ve sevap kazanmak ümidiyle kaldırıp atmak bir ibadet sayılır. Birinin malını meşrû olmayan yollardan elde etmeye karar vermişken, Allah korkusuyla bu düşünceden vazgeçmesi de aynı şekilde sevap kazanmaya vesile olur. Kalbden geçen düşünceler, iyi niyete dayandığı zaman Allah katında değer kazanır. Bu esnada kalbin uyanık ve şuurlu olması gerekir. Kalıp Değil Kalp Esastır Peygamberimizin s, aşağıdaki hadis-i şerifte ifade buyurduğu üzere, Allah insanları, soy-soplarına ve şekillerine göre değil, halis niyetlerin merkezi olan kalplerine göre değerlendirir. “Allah sizin bedenlerinize ve yüzlerinize değil, kalplerinize bakar.” Müslim, İbnMace Diğer bir ifade ile Allah insanların kalıbına değil kalbine bakar, onların samimi niyetine değer verir. Allah insanların inanç, karar ve eylemlerinden bizzat kalbi sorumlu tutar. Buna karşılık, dil bir şeye niyet etmiş iken kalb bu düşünceye katılmazsa, niyet makbul olmaz. “Yanılarak yaptıklarınızda size vebal yok; fakat kalplerinizin bile bile yöneldiğinde günah vardır.” Ahzab 33/5 “Allah, sizi yeminlerinizdeki rastgele söylemelerinizden, boş amaçsız sözlerden dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından sorumlu tutar…” Bakara 2/225 Şüphe yok ki Allah, insanların gözlerden uzakta gizlice yaptığı şeyleri de kalblerinden geçen duygu ve düşünceleri de bilir. Her hain bakıştan ve gönülden geçen her duygudan da yalnız O haberdardır. “Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah’ındır. İçinizdekileri açığa vursanız da gizleseniz deAllah ondan dolayı sizi hesaba çeker; sonra dilediğini affeder, dilediğine de azap eder…” Bakara 2/284 “De ki İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir.”Âl-i İmran 3/29; ayrıca 33/54 “Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.”Mümin 40/19; ayrıca Ahzab 33/51 Dini Allah’a Halis Kılmak Allah Teâlâ, başka dinlere mensup olanların yegane hak ve dosdoğru din olan İslâmiyet’i kabul etmelerinin, ancak batıl din ve inançlarını bir kenara bırakıp, Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, ona kayıtsız şartsız boyun eğmeleri, teslim olmaları ve samimi niyetlerini ispat etmek için de yalnızca Allah’a itaat ve ibadet ederek namaz kılmaları, zekât vermeleri ile mümkün olacağını beyan etmiştir. “Ve onlar, dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle, namazı kılmakla ve zekâtı vermekle emrolunmuşlardır. İşte dosdoğru din budur.”Beyyine 95/5 Samimi niyet; Din’i yalnız Allah’a has ve halis kılmaya ilaveten, namaz, zekât, oruç, hacc ve kurban dâhil bütün ibadetlerin sadece Allah rızası için yapılması ile ortaya çıkar. “De ki Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi Allah içindir.” “O’nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim.”En’am 6/162-163 İşte iyi niyet ve teslimiyet budur! Yine en faziletli amellerden olan cihadda da niyet esastır. Rasûlüllah’a s “Biri cesaretini göstermek, diğeri milletini korumak, öteki kendine yiğit adam dedirtmek için savaşan kimselerden hangisi Allah yolundadır?” diye sorulunca, o s şöyle buyurur “Kim, İslâmiyet daha yüce olsun diye savaşıyorsa, o Allah yolundadır.” Buhari, Müslim Sadece cihad değil, iyi niyete dayanmayan ve daha çok gösteriş için yapılan hiçbir ibadet Allah katında değer kazanmaz. Peygamberimiz s bir hadîs-i şerifinde; kıyamet günü, Allah Teâlâ’nın göteriş için savaşanı “Sana cesur adam desinler diye çarpıştın” buyurarak yüz üstü sürükleyip cehenneme atacağını, gösteriş için ilim öğrenip Kur’ân okuyanı “İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kur’ân’ı ise, güzel okuyor desinler diye okudun” buyurarak, gösteriş için infak eden zengini ise, “cömert adam desinler diye malını sarfettiğini” söyleyerek cehenneme atacağını belirtilmiştir. Müslim Buna karşılık, şu hadis-i şerife göre; Allah katında makbul olan bir işi imkânsızlıkları sebebiyle yapamayanlar, onu yapmayı ihlâs ve samimiyetle arzu ettikleri takdirde, yapmış gibi sevap kazanırlar. “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar. ” Buhari, Müslim Savaş ve benzeri zorluklar, elbette gerçek niyetleri ortaya çıkaran çetin imtihanlardır. “Eğer onlar savaşa çıkmak isteselerdi elbette bunun için bir hazırlık yaparlardı…” Tevbe 9/46 Halk dilindeki “Namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz” sözü, bu âyet ve hadislerde cihad konusunda beyan buyurulan niyetin belirleyici olduğu’ hakikatini namaz bağlamında ifade eder. “Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.” Ankebut 29/3 Allah’a Ulaşan Et ve Kan Değil Takvâdır! Allah Teâlâ ibadetlerde kulun halis niyetini esas alır. Kurbanla ilgili şu âyet-i celile Hacc 22/37, genel anlamda ibadetlerde halis niyetlerin esas olduğunu ve Allah’a ulaşacağını ortaya koyar “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvânız ulaşır.” Allah kurbanın ne etine, ne de kanına bakar. Zira önemli olan, hayvanın sırf O’nun rızası için kesilmesidir. Kurban edilen hayvan Allah rızası için kesilmiyorsa, o kurbanın hiçbir değeri yoktur. Cenâb-ı Hakk’ın değer verdiği ve mükâfatını vereceği şey insanın ihlâsı, iyi niyeti ve samimiyetidir. Demek ki; kurbanda esas olanın niyet yani “Allah’a karşı sorumluluk bilincine ermek” tir. Kurbanda et ve kan gibi maddi unsurların değil takvâ’nın yani niyetin esas alınması, namazda da öyledir. Namaza niyet namazın şartlarından olup, Allah rızası için ihlâsla namaz kılmayı dilemek ve hangi namazı kılacağını bilmektir. Bu niyetin kalple yapılması esastır. Dilde kalıp kalpte şekillenmeyen bir niyet sözcüğü, gerçek niyet olamaz. İmam Rabbani, dille yapılan niyetin bid’at olup sünneti, hatta farzı ortadan kaldırdığı kanaatindedir. İbnü’l-Kayyım el-Cevzi de; dille niyet hakkında; “Rasûlüllah’tan sahih, zayıf, müsned veya mürsel olarak kesinlikle bir kelime bile rivayet edilmeyen bid’attır” der. İslâm âlimlerine göre, namaz için ayağa kalkmak, niyet hükmündedir. Teyemmümde niyet farzdır; esasen “teyemmüm” kelimesinin anlamı niyet ve kast’ demektir. Keza abdestte de niyet Şafii’ye göre farzdır. "Sabah akşam Rabbine, sırf O’nun rızasını dileyerek dua edenleri huzurundan kovma…" En’âm 7/52 Bu âyette, Allah Teâlâ rızasını dileyen yoksulların güzel niyetlerini övmüştür. Nihayet, aşağıdaki ayet ve hadisler, halis niyetin tüm amellerde esas olduğunu açıkça ortaya koyar Rasûlüllah s Sa’d b. EbîVakkâs’a ra “Allah rızâsını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın.” der. Buhari, Müslim Abdullah b. Ömer’in âlim ve zâhid oğlu Sâlim, halife Ömer b. Abdülazîz’e şöyle yazar “Şunu iyi bil ki, Allah Teâlâ’nın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allah’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa, Allah’ın yardımı da o kadar azalır.” Demek ki; her ibadet ve eylem, samimi bir niyetle ve sadece Allah’ın rızasını kazanmak maksadıyla yapılmalıdır. Allah’ın kuluna yardımı da kulun halis ve samimi niyetine bağlıdır. Baştaki hadîste, niyeti “Allah’a ve Rasûlü’ne varmak” olanın eline geçecek sevabın da “Allah’a ve Rasûlü’ne hicret sevabı” olduğu beyan buyuruluyor. Hicret, bir şeyi terketmek demektir. Nitekim bir başka hadis-i şerifte, Allah’ın yasak ettiği şeyleri terkedenin de “muhacir” olduğu beyan edilmiştir. Bir adam hicret ederken dünyevî bir çıkar düşünmemiş, sadece Allah’ın rızasını kazanmayı ve Rasûlüllah’ı hoşnut etmeyi hedef almışsa, hicreti makbûl olmuştur; Allah ve Rasûlü’ne hicret etme sevabını elde etmiştir. Kim de hicret ediyor görünse bile, aslında bir dünyalık elde etme veya bir kadınla evlenme arzusuyla yola çıkmışsa, onun hicreti makbul sayılmaz ve hiçbir sevap kazanamaz. Bu hadîs-i şerîfin söylenmesine şu olayın sebep olduğu anlatılır Ashabdan biri, ÜmmüKays adlı bir hanımla evlenmek ister. ÜmmüKays ise o ara Medine’ye hicret etmeyi düşünmektedir. O sahabaye, niyeti ciddî ise Medine’ye hicret edip orada evlenmeyi teklif eder. Mekke’deki kurulu düzenini terk etmeyi henüz düşünmeyen o sahâbeÜmmüKays’la evlenmek arzusuyla Medine’ye hicret etmek zorunda kalır. Bu durumu bilen sahabeler, ÜmmüKays’ınmuhâciri anlamında “MuhâciruÜmmüKays” diye takıldıkları o zâtın, hicret sevabı kazanıp kazanmadığını tartışmaya başlarlar. İşte o zaman Efendimiz s, bu hadisle meseleye açıklık getirir; herkesin niyetine göre sevap kazanacağını söyler. Abdullah Yıldız/ 40 hadis 40 ders-Pınar
Mü’minin, yapacağı her amelde tek niyeti, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsını kazanmak bin Abdullah, halife Ömer bin Abdülazîz’e yazdığı bir mektupta şöyle demiştir “Şunu iyi bil ki, Allah Teâlâ’nın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allâh’ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa, Allâh’ın yardımı da o kadar azalır.” Yine bu hususta söylenmiş hikmetli sözlerden bâzıları şunlardır “Niyeti olmayanın ameli yoktur. Niyetinde Allâh’ın rızâsını gözetmeyenin de ecri yoktur.” Hazret-i Ömer “Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyültür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür.” Abdullah bin Mübârek “Bütün hayırların, niyeti güzelleştirmekte toplanmış olduğunu gördüm; niyetini icrâ edemesen de niyetini güzelleştirmen sana hayır olarak yeter.” Dâvud-i Tâî “Eskiler nasıl amel edeceklerini öğrendikleri gibi, nasıl niyet edeceklerini de öğrenirlerdi.” Süfyân-ı Sevrî “Kalbin düzelmesi, amelin düzelmesi ile; amelin düzelmesi ise niyetin düzelmesi ile mümkündür.” Mutarrif bin Abdullah İHLÂS NE DEMEKTİR? Velhâsıl, Cenâb-ı Hakk’ın rızâsından gayri bütün emelleri gönülden söküp atmak, müslümanın îfâsına mecbûr olduğu büyük bir vazifedir. Bu hususta her zaman Cenâb-ı Hak’tan ihlâs sâhibi olmayı talep etmek gerekir. Zira ihlâs, niyetlerin temiz ve samîmî olmasıdır ki, ibadetlerin sıhhat ve bereketi buna bağlıdır. Beden için ruh ne ise, amel için ihlâs da o mesâbededir. İhlâssız amel, özden mahrum, kuru bir yorgunluktan ibârettir. Kaynak Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları İslam ve İhsan
halis niyet ile ilgili sözler